Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçilmiş, borçlu süresinde İcra Mahkemesine başvurarak, takip konusu borca ve takibe dayanak alınan bonodaki keşideci imzasına itiraz etmiştir. Ayrıca, borçlu Cumhuriyet Savcılığına da müracaat ederek alacaklı aleyhine kamu davası açılmasını istemiş ve bu istemi yerinde görülerek, alacaklı İstanbul 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/99 esas - 2003/416 karar sayılı kararı ile mahkum olmuş, bu karar Yargıtay 6.Ceza Dairesinin 2005/130 esas - 2006/5552 karar sayılı kararıyla onanmış ve 20.06.2007 tarihinde de kesinleşmiştir.
Dairemizin bozma kararından sonra Mahkemece yaptırılan imza incelemesinde; Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 15.08.2006 tarihli 250/27.6.2006-33855/5900 nolu raporunda "itiraz edilen imzanın borçlunun eli ürünü olup-olmadığı tespit edilemediği ifade edilmiştir.
Borçlunun ceza yargılamasının tüm aşamalarında "alacaklıya daha önce bir senet verdiğini ve onu ödeyip geri aldığını ve takibe konu edilen senedin sahte olduğunu" önü sürmüştür. Bu iddiası yukarıda açıklanan Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ve Adli Tıp Raporu ile de doğrulanmıştır. Bu durumda olayda İİK.nun 170/a-son maddesinin uygulama alanı bulunmamaktadır. O halde borçlunun isteminin kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.   
SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18/03/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.