Esas No: 2021/3378
Karar No: 2022/1759
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3378 Esas 2022/1759 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3378 E. , 2022/1759 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan bozma ilamına uyularak yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekillerince (tevzih talepli) temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, davalılarla yapılan 27.12.1995 tarihli protokol gereği davacı kooperatife Gesi hudutları dahilinde 200 parsellik arsa tahsisinin yapılacağının kararlaştırıldığını ve kooperatifçe davalı birliğe tahsisin yapılması amacıyla 11.738,00 TL bedel ödendiğini, Gesi Belediyesi tarafından, birliğe tahsisi gereken 744 ada 1 parsel no.lu taşınmazın kooperatife devri gerekirken, ağaçlandırma yapılacak olması ve coğrafik ve topografik özelliği bakımından yapı inşaasına müsait olmaması sebepleriyle tahsisin iptal edildiğini, birlik ortağı tüm kooperatiflere arsa tahsisi yapılmasına rağmen davacıya yapılmadığını, kur'a yapılmadan diğer kooperatiflere yapılan tahsislerin ise hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, şimdilik 200 adet 500'er m²'lik parsellerin değeri olarak 100.000,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, diğer kooperatiflere yapılan arsa tahsislerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili belediye ile davalı birlik arasında arsa tahsisi konusunda yapılan geçerli bir sözleşme olmadığını, belediyenin elindeki taşınmazları Devlet İhale Kanunu hükümleri haricinde elinden çıkaramayacağından belediye meclisinin kararıyla o tarihe kadar yapılan tüm işlemlerin iptal edildiğini, daha sonra anılan kanun çerçevesinde yapılan ihalede arsaların birliğe tahsis edildiğini, birlik ile kooperatif arasındaki ilişkide müvekkilinin bir dahlinin olamayacağını, imar uygulaması sonucu tahsisin yapılamamasının idari yargıda dava konusu edilebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı birlik, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tahsislerin iptali isteminin reddine, taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL alacağın davalılardan müşterek müteselsil tahsiline ilişkin verilen karar, davalılar vekillerinin temyizi üzerine, Kapatılan Yüksek 23. Hukuk Dairesinin 27.06.2016 tarih, 2015/4734 E., 2016/3954 K. sayılı ilamıyla, tahsis kararının iptaline ilişkin meclis kararına karşı yasa yollarına başvurulmamış olması nedeniyle davacıya arsa tahsisi yükümlülüğünün ödemeyi almış olan birlik üzerinde kaldığı, davacının ödediği miktar ile tahsis kararı tarihindeki rayiçler uyarınca hangi miktarda parsel alınabileceğinin tespiti ile dava tarihindeki değeri hesaplanarak belirlenecek miktarın sadece davalı birlikten tahsiline hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile 53.320,34 TL'nin davalı birlikten tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davacı vekili ile davalı ... vekilinin tavzih kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
6100 sayılı HMK.nun 305.maddesi gereğince; "Hüküm yeterince açık değil ise, veya icrasında tereddüt uyandırıyor ise, yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilirler.
Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez veya değiştirilemez."
Bu madde hükmünde belirtildiği gibi, açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebilir. Yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça, verilen hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Hükümlerin tavzihi de bunun bir istisnası olarak kabul edilemez. Hakim, burada hükmün başka türlü anlaşılmasını önlemek için gerçeği ortaya koymakla ödevlidir.
Tavzih, kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur. Hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak, hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişki varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir. (Yargıtay HGK'nın 14.06.1967 gün ve 1967/9-462 E, 300 K, sayılı ilamı)
Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek yoktur.Kesinleşmemiş olan kararlar hakkında da hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar tavzih istenebilir. Fakat tavzih talebinde bulunulmakla temyiz süresi durmaz.
İlamın icraya konulmasından sonra da, ilam tamamen icra edilinceye kadar hükmün tavzihinin istenilmesi mümkündür. Hakim, tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip bunu hükmüne ekleyemez. Bunun gibi hüküm verirken unutmuş olduğu vekalet ücreti veya faiz hakkında tavzih yolu ile bir karar verip, bunu hükmüne dahil edemez. Aynı şekilde; kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişki de tavzih yolu ile giderilemez. Bütün bu anlatımlardan çıkan netice, tavzih yolu ile kesinleşmiş olan hüküm sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.
Somut olayda, yukarıdaki açıklamalara aykırı şekilde tavzih kararı ile davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, tavzih kararının yazılı nedenlerle kaldırılması gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı birlik vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3-Davalı Birlik vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece, hakkında davanın reddi kararı verilen davalı ... lehine tüm dava değeri üzerinden nispi vekalet ücreti takdiri ile anılan davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken bu husus dikkate alınmaksızın hüküm kurulmuş olması ve diğer davalı birlik lehine de kabul-ret oranları dikkate alınarak vekalet ücreti tayini cihetine gidilmemesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiş ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, 03.03.2021 tarihli tavzih kararının KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın “HÜKÜM” bölümünün 5. bendindeki '6.868,36 TL' ibaresi çıkarılarak yerine '9.285,00 TL' ibaresinin yazılmasına, 6. bendindeki 'müştereken ve müteselsilen' ibareleri çıkarılarak yerine 'S.S. ... Birliğinden' ibarelerinin yazılmasına, 8. bendindeki 'yargılama giderinden kabul ve red oranı nazara alındığında 64,46 TL' ibarelerinin çıkarılmasına, 9. bent hüküm fıkasından tamamen çıkarılarak yerine 9. bent olarak 'Davalı S.S. ... Birliği kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen kısım üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 6.868,36 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine' ibarelerinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, fazla yatırılan harcın talep halinde davacıya iadesine,temyiz peşin harcın talep halinde davalılara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.