Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/12101
Karar No: 2019/12797

Dolandırıcılık - banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması - özel belgede sahtecilik - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018/12101 Esas 2019/12797 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2018/12101 E.  ,  2019/12797 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, özel belgede sahtecilik
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    I- Sanığın sahte üretilen kredi kartını kullanmak suçundan kurulan hükme karşı temyizinde:
    Sahte olarak üretilen kartın birden fazla harcamada kullanılması halinde ise, TCK.nın 43. maddesi uyarınca uygulama yapılması gerekeceğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
    Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, sahte üretilen kredi kartını kullanmak suçunun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, bir sebebe dayanmayan temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün oybirliğiyle ONANMASINA,
    II- Sanık ile mağdur Vodafone Anonim Şirketi vekilinin sahte belgelerle hat alımı ve kullanımına ilişkin özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık, mağdur ... bankasına yönelik özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyizlerin incelenmesinde:
    1- Duruşmadan usulüne uygun haberdar edilmeyen ve özel belgede sahtecilik ile dolandırıcılık suçlarından mağdur Vodafone şirketinin gerekçeli kararın tebliği üzerine hükmü temyiz ettiği anlaşıldığından, mağdur kurumun 5271 sayılı CMK.nın 260/1. madde ve fıkrası uyarınca yasa yollarına başvurma hakkı bulunduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    Mağdur kurumun duruşmadan haberdar edilip iddia ve delillerini sunma ve davaya katılma olanağı sağlanarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, iddia hakkı kısıtlanmak suretiyle CMK.nın 233. ve 234. maddelerine aykırı davranılması,
    2- 10.11.2008 gün ve 27050 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6515 sayılı Kanun ile değişik 63. maddesinin 10. fıkrası ve yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 2. ve 4. fıkralarındaki "işletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı belge ve bilgi verilemez bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez ve bunlar kullanılamaz." hükmü karşısında;
    Sanığın şikayetçiler adına suçtan zarar gören Vodafone A.Ş."ye sahte abonelik sözleşmesi düzenletmek şeklindeki eyleminin, özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 56. maddesindeki suçu oluşturup oluşturmadığının karar yerinde tartışılmasında zorunluluk bulunması,
    3- Sanığın suça konu telefon hattını alırken katılana ait Nüfus İdaresinin maddi varlığı olan nüfus cüzdanı fotokopisinin kullanılmış olması karşısında, eyleminin TCK.nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi,
    III- Sanığın özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince:
    Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak:
    Sanığın aslı ele geçmeyen sahte kimlikle başvurup kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi suretiyle şikayetçi HSBC Bankasından sahte kredi kartı çıkarttırmak şeklindeki eyleminin, mağduru banka olup TCK.nın 245/2. maddesindeki suç kapsamında cezalandırılması gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek özel belgede sahtecilik suçundan karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, mağdur Vodafone A.Ş. vekili ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, mağdur bankaya yönelik özel belgede sahtecilik suçu yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 23.10.2019 gününde ilamın III. bendindeki bozma nedeni açısından oyçokluğu, II. bent yönünden oybirliğiyle karar verildi.
    KARŞI DÜŞÜNCE
    Sanık ... hakkında açılan kamu davasının yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda, hakkındaki hükümlerden HSBC Bank- kredi kartı başvuru formunun sahte olarak düzenlenmesi suçundan TCK.nın 207. maddesi uyarınca kurulan hükmün bozulmasına yönelik sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
    1- Banka ve kredi kartının tanımı, 5464 sayılı Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yapılmıştır. Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı,
    Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını şeklinde, aynı maddenin (g) bendinde kart çıkaran kuruluş olarak da, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
    5464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de kartlı sistem kurma, kart çıkarma, üye işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan izin almaları gerektiği ifade edilmiştir.
    Aynı Kanunun 37/2. maddesine göre de, kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eklerinde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile mahkum edileceklerdir.
    5464 sayılı Kanunun 3, 4 ve diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde banka veya kredi kartı çıkarmanın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşunun izin verdiği banka veya kredi kuruluşlarına aittir.
    Banka ve kredi kartlarını ancak BDDK’dan izin alan kuruluşlar çıkartabileceklerdir.
    TCK.nun 245/2. maddesinde “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden..” şeklinde tanımlanan suçun oluşumu için, sahte oluşturulan kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmesi gerekir.
    İlişkilendirmenin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük karşılığı “ilişkili duruma getirmek” olarak tanımlanmıştır.
    Burada önemli olan unsur, karta, başkasının hesap numarasını ve hesap bilgilerini aktararak kartın oluşturulmasıdır.
    Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir.
    Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
    Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.
    Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK.nun 245/2. maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
    Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması halinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK.nun 245/2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.
    Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup, kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanunun 37/2. maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK.nun 204, 207. maddelerindeki suçu oluşturacaktır.
    Diğer yandan TCK.nun 245/2 maddesinde düzenlenen suçun konusu sahte banka veya kredi kartıdır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması için farklı zamanlarda birden fazla kart üretilmesi gerekmektedir. Sahte oluşturulan kartın dayanağını oluşturan belgelerin konusu sahte banka veya kredi kartı olan suç yönünden TCK.nun 43. maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Ancak; sahtecilik suçu yönünden hüküm kurulması durumunda koşulları varsa zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir.
    Ceza Genel Kurlunun 09.05.2017 tarih ve 2017/11-211, 2017/259, 16.04.2019 tarih ve 2015/8-960 (E), 2019/467 (K) sayılı kararlarında da, TCK.nun 245/2 maddesindeki suçun oluşabilmesi için sahte banka veya kredi kartının başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirerek üretilmesi veya bu şekilde üretilen kartın satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi gerektiği, kendisine kart verilmeyen kişinin kendi hesabıyla irtibatlandırarak kart üretilmesi halinde suçun oluşmayacağı ayrıca başkasına ait sahte nüfus cüzdanı kullanılarak oluşturulan sahte kart ile aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda kullanılmak suretiyle yarar sağlaması şeklindeki eylemlerin bir bütün halinde TCK.nun 245/3. maddesindeki suçu oluşturacağı hususu açıkça vurgulanmıştır.
    Somut olayda, sanığın amcaoğlu olan katılan ...’ın kimlik bilgileriyle HSBC Bank banka şubesine başvurarak kredi kartı başvuru formu ve kart üyelik sözleşmesi imzalaması ve katılan adına kredi kartı çıkartılmasını sağlamak ve kullanmak suretiyle yarar sağlaması şeklindeki olayda, TCK.nın 245/2 maddesi kapsamında adına kart düzenlenen katılanın önceden açılan bir hesabı ile ilişkilendirme olmaması ve ayrıca yukarıda tarih ve sayıları belirtilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları gözetildiğinde eylemin bir bütün halinde TCK.nın 245/3. maddesindeki suçu oluşturması karşısında TCK.nın 245/2 maddesinde tanımı yapılan suçun unsurları oluşmayacağından yerel mahkemece özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmü doğru ve yerinde olup onanmasına karar verilmelidir.
    2- Sanık hakkında Turhal Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02.04.2010 tarihli iddianamede aynen “… şüphelinin 10.11.2017 tarihinde HSBC Banka başvurarak müşteki adına bir adet kredi kartı başvurusunda bulunup başvuru sözleşmesini imzalamak suretiyle elde ettiği kredi kartı ile çeşitli işyerlerinde 1.128.00 TL harcama yaptığı...” şeklinde anlatım bulunmaktadır.
    Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK.nın 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikayet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında kural olarak Cumhuriyet Savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile çılır. Anılan Kanun’un 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    CMK.nın 225. maddesi uyarınca ise; “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu madde gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
    Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hakim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.11.2018 tarih ve 2017/17-328 (E) – 2018/575 (K) sayılı kararı ile birçok kararında “Bir olayın açıklanması sırasında bir başka olaydan söz edilmesi, o olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan, bağımsız olarak açıklanması gerekir.” denilmek suretiyle anılan kurala açıklık getirilmiştir.
    Somut olayda ise, Turhal Cumhuriyet Başsavcılığının 02.04.2010 tarihli iddianamesinde TCK.nın 245/2 maddesinde tanımı yapılan, “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka kartı üretimi” vs. fiili ile ilgili bir anlatım ve iddia bulunmamaktadır. Şikayetçi adına banka şubesine başvurulup elde edilen kart ile
    harcama yapılması şeklindeki anlatım özel belgede sahtecilik ve kart ile harcama yapılmasına ilişkindir.
    Özel belgede sahtecilik ve sahte oluşturulduğu iddia olunan kart ile yarar sağlama suçunun anlatımı esnasında, bir başka olaydan söz edilmesi (bankaya başvurularak kart elde edilmesi) o olay hakkında yani sahte kredi kartı üretilmesi suçundan dava açıldığını göstermez.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, sanık hakkında düzenlenen iddianamede TCK.nın 245/2 maddesinde düzenlenen fiille ilgili açık bir anlatım bulunmadığından, CMK.nın 225/1 maddesinin açık hükmü ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları gözetildiğinde TCK.nın 245/2 maddesi uyarınca hüküm kurulamayacağından sayın çoğunluğun bozma yönündeki kararının hatalı olduğu değerlendirilmektedir.
    Bu itibarla, yerel mahkeme kararındaki 3-b nolu özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.23.10.2019






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi