13. Hukuk Dairesi 2015/40796 E. , 2018/5079 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, murisleri annelerinin 6.07.2001 tarihinde vefat ettiğini, intikal işlemlerini yürütmek ve mirasın tasfiyesi amacıyla davalıya vekaletname verdiklerini, muris annelerinden kendilere Mersinde yazlık, ... da 10 dönüm tarla, bankada para ile turkcel ve petrol ofisine ait hisseler kaldığını ancak davalının vekaleti kötüye kullanarak taşınmazları oğlu üzerine tescil ettirdiğini, paraları da yanı şekilde kendisi ve oğlu üzerine aktardığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 21.882,12 TL"nin tasarruf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile alacağı 31.882,12 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı, gayrimenkullerin aslında kendisine ait olduğunu, diğer malları rızayi olarak bölüştüklerini hatta bu bölüşümle davacılardan ..."a da bazı yerlerin devrinin sağlandığını ancak tapuda satış olarak gösterdiklerini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın Kısmen Kabulü ile Mersin Erdemli"de bulunan taşınmaz satışından dolayı davacıların miras hissesi karşılığı 1.772,42 TL "nin satış tarihi olan 21/08/2001 tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte, Murise ait banka hesabından çekilen mevduattan dolayı davacıların miras hissesi karşılığı 16.666,30 TL"nin (5.924,95 TL"si için 25/10/2001 tarihinden itibaren, 3.848,50 TL"si için 23/08/2001 tarihinden itibaren, 6.892,85 TL"si için 24/09/2001 tarihinden olmak üzere) işleyen yasal faizi ile birlikte dahili davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile 1/2 nispette davacılara verilmesine, fazlaya dair taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, dahili davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Tarafların ortak murisi ... "ın 16.O7.2001 de vefat ettiği, davalının intakal işlemlerini yürütmek üzere davacılar tarafından vekil kılındığı, vekilin ise aldığı vekalet ile murise ait birtakım taşınmaz ve paraları oğlu ve kendisinin üzerine geçirdiği uyaşmazlık konusu değildir. İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacıların bu davadaki alacak isteminin, vekalet görevinin kötüye kullanılması, özellikle de, vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranılması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, dava tarihinde yürürlükte bulunan BK"nun 390/2 maddesine göre, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır.
Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında, davacıların, tapudaki satış işlemine ilişkin akit tablosunda gösterilen bedelden daha fazla miktarda bir alacak isteminde bulunmakla, vekil olan davalının, taşınmazı gerçek değerinin altında bir bedelle sattığını ve böylece satış işleminde özen ve sadakatle iş görme borcuna aykırı davrandığını da ileri sürdüğünün kabulü gerekir. Bu durumda, davalının gerek hesap verme ve gerekse, özen ve sadakatle iş görme yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığının saptanabilmesi için, satış işleminin yapıldığı tarihteki koşullar ve özellikle taşınmazın o tarihteki değeri gözönünde tutulmalıdır.
Mahkemece, .... daki tarla yönünden davacıların bizzat işlem yapması gerekçesi ile hesaplama dışı bırakılmasında bir isabetsizlik yok ise de; Mersindeki taşınmazın değerinin tespiti yönünden talimat ile keşif yaptırılarak rapor alınmış, alınan raporda bilirkişi bu taşınmazın murisin vefat tarihi, taşınmazın satım tarihi ve dava tarihindeki değerlerini ve asgari levazım değerini ayrı ayrı belirlemiştir. Her ne kadar mahkemce son alınan bilirkişi raporuna itibar ile bu taşınmazın tapudaki satış bedeli esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; taşınmazın, davalı tarafından üçüncü kişiye satıldığı 21.08.2001 tarihi itibariyle gerçek rayiç değerinin esas alınarak hasıl olacak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile bu taşınmaz yönünden yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle dahili davalıların tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 845,75 TL harcında davalılardan alınmasına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.