Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/21234
Karar No: 2014/22918
Karar Tarihi: 06.11.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/21234 Esas 2014/22918 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/21234 E.  ,  2014/22918 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Kocaeli 6. İş Mahkemesi
    Tarihi :11.06.2013
    No :2012/641-2013/255

    Davacı, Alman rant sigortasına giriş olan 15.08.1982 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesini, bu belirleme uyarınca, tahsis şartlarının oluşumunda 506 sayılı Yasanın geçici 81.maddesi uyarınca 20 yıl sigortalılık süresi, 40 yaş ve 5.000 prim gün sayısı şartlarına tabi olduğunun tespitini istemiştir.
    Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davacı ile davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    İnceleme konusu olayda, 15.08.1982-06.11.1987 arası 1.881 günlük Almanya’da geçen ev kadınlığı süresini Bağ-Kur’a borçlanan,12.09.2005-30.04.2010 arası 1.669 gün 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı, 04.05.2010-30.04.2012 arası 720 gün SSK sigortalığı olmak üzere toplam 4.270 prim gün sayısı bulunan 15.08.1964 doğumlu davacının, emeklilik için yeterli bulunması halinde emekliliğine karar verilmesi istemini içerir 18.04.2012 günlü talebinin reddi üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkeme, sigorta başlangıcına ilişkin davacı isteminin kabulüne karar verirken; yaşlılık aylığının bağlanabilmesi için 506 sayılı Yasanın geçici 81.maddesi uyarınca 20 yıllık sigortalılık süresi, 40 yaşın ikmali ve en az 5.000 prim gün bulunması, ayrıca 2829 sayılı Yasa uyarınca toplamda 1.261 SSK sigortalılık süresini tamamlaması gerektiğinin tespitine hükmederek davayı kısmen kabul etmiştir.
    1-Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir.
    Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de haiz bulunmaktadır.
    10.04.1965 tarihli resmi gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde düzenlenen konuya ilişkin Ek Sözleşmenin 29’uncu maddesi “Türk Sosyal Sigorta Mercii için aşağıdaki hususlar geçerlidir:
    (4) Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına girişi, Türk Sigortasına giriş olarak kabul edilir. ..” hükmünü öngörmüştür.
    Anılan Uluslararası sözleşme hükmü ile, sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde; bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, sözleşme hükmü kapsamında, malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edilmesi gerekecektir.
    Somut olayda, davaya konu yapılan ve rant sigortasına da giriş olarak öngörülen 15.08.1982 tarihini içeren 15.08.1982-06.11.1987 tarihleri arası borçlanma döneminin “Ev kadınlığı süresi” olması karşısında; anılan ev kadınlığı süresinin, yukarıda bahsedilen Uluslararası sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığının usulünce araştırılması gerekir.
    Şu halde yapılması gereken iş; yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ev kadınlığı süresinin, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığı usulünce araştırılmalı ve sonucuna gore sigorta başlangıcına ilişkin istem hakkında bir karar verilmelidir.
    2- Öte yandan, sigortalıların yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmayacakları, aylığa hak kazanmada hangi mevzuat hükümlerine ve şartlarına tabi olacakları hususu, yaşlılık aylığı başvuru tarihinki koşullara göre saptanabilecekdir. Diğer bir ifadeyle, tahsis talep tarihi itibarıyla, sahip olunan yaş, prim gün sayısı, kabul edilen geçerli sigortalılık statüsü ve süreleri gibi donelerin birlikte değerlendirilmesiyle sonuca ulaşılabilecektir. Bu anlamda, başkaca bir sigortalılık süresi bulunmaksızın , sadece sigorta başlangıç tarihine göre ve geleceğe yönelik olarak sigortalının, belli bir mevzuat hükmüne göre tahsise hak kazacağını belirlemek mümkün olamayacağından; tahsis talep tarihi itibarıyla tahsis koşullarının varlığı usulünce araştırılmalı ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 06.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi