22. Hukuk Dairesi 2016/15721 E. , 2019/13324 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde montaj ustası olarak çalıştığını, en son ücretinin 1.130,00 TL olduğunu, çalıştığı süre boyunca fazla mesai yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, yıllık izin alacaklarının kullandırılmadığını, ancak bu çalışmaları karşılığının ödenmediğini, iş sözleşmesini bu nedenlerle haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin alacağı ile ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının montaj işçisi olarak asgari ücretle çalıştığını, haklarının tam olaark eksiksiz ödendiğini ve herhangi bir alacağının olmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacıya ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır.
Somut olayda, davacı en son net 1.130,00 TL ücretle çalıştığını iddia etmiş, davalı ise davacıya asgari ücret ödendiğini savunmuştur. Konuya ilişkin tanıklar dinlenilmiş, emsal ücret araştırması için Kayseri Ticaret Odasından davacının mesleki kıdemi ve ünvanı belirtilerek alabileceği ücreti sorulmuş, gelen yazı cevabında “asgari ücretin %15-%20 fazlası oranında ücret alabileceği” belirtilmiştir. Dinlenilen davalı tanıkları dahi işyerinde, asgari ücretin bankaya ödendiği, aradaki fark ücretlerin ise çalışanlara elden ödendiği yönünde bir uygulama olduğunu beyan etmişlerdir. Davacı ve davalı tarafın ortak tanığı olarak dinlenilen ...n “davacının son aylığının 1.250,00 TL net olduğunu” söylemiştir. Tanığın bu beyanı emsal ücret araştırması sonucu bildirilen ücret miktarı ile de örtüşmektedir. Bu nedenle Mahkemece brüt ücretinin 1.304,00 TL olduğunun kabulü ile yapılan hesaplama dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacının aylık ücretinin, net 1.130,00 TL olduğunun kabulü ile talep konusu alacakların bu ücrete göre hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ile yapılan hesaplamaya itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık konusu da davacının kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının 7 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık ücretli izin kullanmadığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacının çalışma süresi göz önüne alındığında, bu süre boyunca hiç izin kullanmamış olması hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin çalışma süresi boyunca kaç gün yıllık izin kullandığı konusunda beyanı alınmalı bundan sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmelidir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.06.2019 gününde oybirliği ile karar verildi