2. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/11352 Karar No: 2006/18533
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2006/11352 Esas 2006/18533 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı Türk kadın ile Alman vatandaşı kocası arasındaki davanın sonucunda mahkeme, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gerekçesiyle boşanmalarına karar vermiştir. Ancak, kadının mal varlığına yapmış olduğu katkı için talep ettiği maddi tazminat isteği reddedilmiş, kişilik haklarına saldırı teşkil eden olaylar nedeniyle kadının manevi tazminat isteği kabul edilmiştir. Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi hakkında detaylı bir açıklama yapılmıştır. Buna göre, az da olsa kusuru bulunan tarafın da boşanma davası açabileceği belirtilmiştir. Kadının talep ettiği maddi tazminat isteği, Medeni Kanun'un 174/1. maddesi kapsamında olmadığı için reddedilmiştir. Ancak, kişilik haklarına saldırı nedeniyle kadının talep ettiği manevi tazminat hakkında hüküm verilmiştir. Kararda ayrıca, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri detaylı bir şekilde açıklanmamıştır.
2. Hukuk Dairesi 2006/11352 E. , 2006/18533 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Hendek A.H.(Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı Türk kadın ise Alman vatandaşıdır. Davalı Türk Hukukunun uygulamasına karşı çıkmamıştır. Toplanan delillerden kocanın (davacının) eşini devamlı dövdüğü anlaşılmaktadır. Davalının kurlu davranışı yoktur. *Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. #Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. *Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2006/11352-18533 -2-
2-Temyiz sebeplerine hasren dosyanın incelenmesine gelince; a-Davalı (kadın) davacının edindiği mal varlığına yapmış olduğu katkının karşılığı olarak maddi tazminat isteğinde bulunmuştur. İstek Medeni Kanunun 174/1. maddesi kapsamında bulunmamaktadır. Harcı verilerek usulüne uygun açılmış bir dava yoktur. Mahkemece bu konuda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kesin hüküm olacak şekilde ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. b-Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen * kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. 4 BK. 42,43,44,49) dikkate alınarak * kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün ikinci maddenin (a) ve (b) bentlerinde gösterilen sebeple tazminatlar yönünden BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.12.2006 (Çrş.)