11. Hukuk Dairesi 2018/4550 E. , 2019/5914 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/05/2017 tarih ve 2016/360 E- 2017/267 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 06/06/2018 tarih ve 2018/16 E- 2018/666 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 174119, 2002/21178 sayılı ve "go ac özdemir company uluslararası+şekil", "go-logistics global operations local solutions", "go şekil" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "rent go filo” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı TPMK’na başvuruda bulunduğunu, 2015/68482 kod numarasını alan başvuruya müvekkili tarafından yapılan itirazın, diğer davalı TPMK YİDK 2016-M-7749 sayılı kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa müvekkilleri şirkete ait markalar ile dava konusu markanın benzerlik teşkil ettiğini, davalının "rent&go", "rentgo" ve "rent go" ibareli üç ayrı marka için de başvuruda bulunduğunu, kötü niyetinin sabit olduğunu ileri sürerek, davalı TPMK YİDK"in anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin araç kiralama işiyle uğraştığını, davacı markalarının kullanıldığı iş kolu ve faaliyet alanı itibariyle bir benzerlik olmadığını, müvekkilinin "RENT GO +şekil" şeklindeki kullanımlarının ve anılan internet alan adının, davacı markaları ile karıştırılma ihtimalini doğurmadığı ve markaya tecavüz ve haksız rekabet yaratmadığı yönünde yargı kararının bulunduğunu, taraf markalarının aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı gibi, davalı kullanımları ile davacı markalarının karıştırılma ihtimalini de doğurmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, taraf markalarının genel görünüm itibariyle birbirinden oldukça farklı olduğu ve aralarında benzerlik bulunmadığı, esas ve ayırt edici unsurlar açısından da her iki markada da yer alan ve iki harften oluşan ve İngilizce dilinde “gitmek” anlamına gelen “go” ifadesinin, ayırt ediciliği düşük bir kelime olduğu, taşımacılık, araç kiralama gibi hizmetlerde, taşıyanın amacının bir şeyin ya da kişinin bir yerden bir başka yere gitmesi olduğunu bildirdiği, dolayısıyla “go” ifadesinin bu hizmetler için tek başına marka olarak kullanıldığında bir anlam ifade etmeyeceği, bu ifadenin ancak "go-logistics" veya "rent go" gibi başka ifadeler ve/veya şekiller/renkler ile birlikte kullanılması halinde güçlü bir ayırtedicilik kazanabileceği, “go” kelimesinin de ayırtediciliği düşük olduğundan, iki ayırtediciliği yüksek olmayan yabancı kelimenin bir araya gelerek, ayırtedici bir markanın esaslı unsurlarını birlikte oluşturdukları, markaların birbirinden farklılaştığı, birbirleriyle karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimalinin bulunmadığı, davalının kötü niyetli olduğu yönünde de bir kanaatin oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 30/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.