3. Hukuk Dairesi 2017/14178 E. , 2019/3264 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : .... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacı şirket çalışanları tarafından sehven davalı şirketin banka hesabına 77.000,00 TL bedelli havale gönderildiğini, davalı ile aralarında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, paranın iadesi için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davalının dava dışı ... Enerjisi Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş."den alacaklı olduğunu, davacının dava konusu havaleyi, davalının .... Enerjisi Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş."den olan alacağına mahsuben gönderdiğini, davacı ile dava dışı bu şirket arasında organik bağ bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davalı tarafın davacı tarafından yapılan bu ödemenin dava dışı .... Güneş Enerjisi Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş."den olan alacağının ödenmesi mahiyetinde olduğunu yazılı delille ispat yükü altında olduğu, fazlaya ilişkin faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının ....İcra Müdürlüğü"nün 2013/11061 sayılı takibi itirazının kısmen iptaline, takibin 77.000,00-TL asıl, 2.588,08-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 79.588,08-TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 13,75 faiz oranı işletilmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan 79.588,08-TL"nin % 20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı tarafça paranın, davacı tarafından dava dışı 3. kişinin davalı şirkete olan borcunu ödemek amacı ile gönderildiğini ileri sürüldüğünden davalının, yeni bir vakıa eklemesi nedeniyle bağlantısız bileşik ikrar niteliğinde bulunan iddiasını ispatla yükümlü olduğu, havalenin 3. kişinin borcunu ödemek amacıyla gönderildiğini ispat edemediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından davalı adına gönderilen 09/01/2013 tarihli 77.000,00 TL miktarındaki paranın gönderilme nedeni hakkında herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, davacının söz konusu havalenin karşılıklı alacak borç ilişkisi bulunmamasına rağmen sehven gönderildiğini ileri sürdüğü, davalının ise davacı ile organik bağı olan dava dışı şirketten alacağı nedeniyle gönderildiğini beyan ettiği görülmektedir. Bu şekilde davalı taraf, davaya konu toplam 77.000 TL"nin kendisine gönderildiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş, ancak, havalenin davacı tarafından ileri sürülen nedenle değil, başka bir nedenle (mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla) gönderildiğini savunmak suretiyle, vakıanın hukuksal niteliğinin ileri sürülenden farklı olduğunu bildirmiştir.
Davalı tarafın ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülenden farklı bulunduğunu bildirmesi, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir.
Bu durumda, davacı taraf, davaya konu havalenin sehven gönderildiği yolundaki iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı tarafın borç ilişkisini kanıtlama yükümlülüğü bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece; ispat yükünün davacıda olduğu ve savunmaya göre davalıya geçmediği dikkate alınarak davacının iddiasını yazılı delillerle ispatlayamadığı belirlenmekle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 11/04/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.