10. Hukuk Dairesi 2020/9227 E. , 2020/5854 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dava, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile ödenmemiş aylıkların davacıya ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 11.07.2011 tarihinde boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşamaya devam ettiğinin tespit edildiği gerekçe gösterilerek 19.09.2016 tarihi itibariyle müvekkiline ödenen yetim aylığının kesildiğinin bildirildiğini ve 20.09.2011 - 09.09.2016 tarihleri arasında ödenen aylıkların yasal faizi ile birlikte Kuruma ödenilmesinin talep edildiğini, davalı Kurumun bu işleminin haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla, Kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, Kurum denetmenlerince davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığının tespit edildiğini, davacının 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarında Şabanözü ilçesinde faaliyet gösteren eczanelerden ilaç temin ettiğinin tespit edildiğini, davacının eşinden aylık bağlanması için muvazaalı olarak boşandığını beyanla, haksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından,
“Tüm bu açıklamalar ışığında, raporda belirtilen çevresel soruşturmada davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının belirtildiği, yine davacının ... ilinde ikamet olarak kayıtlı olmasına rağmen 2012-2015 yılları arası muayene ve ilaç kayıtlarının ikametin bağlı olduğu il yerine boşandığı eşinin oturduğu ilçedeki hastane ve eczanelere ait olduğu, yine köy muhtarı olan ve Kurum görevlisine davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığına yönelik beyanı bulunmasına rağmen mahkeme huzurunda bunun aksi yönünde beyanda bulunmuş ise de, bunu durumu haklı, makul ve kabul edilebilir bir sebebe dayandıramadığı, dolayısıyla denetim raporundaki beyanlar, çevresel araştırma ve hastane ve eczane kayıtları ve nüfusa dayalı adres kayıtları dikkate alındığında davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı kanaatine varılmış olup davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” gerekçesiyle,
“Davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından,
“1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, denetmen raporunda belirtilen hususların doğru olmadığını, müvekkilinin boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Hakkında 11.07.2011 tarihinde boşanma kararı verilen davacıya, babası üzerinden hak sahibi sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının tespit edildiği gerekçesiyle 15.07.2011 tarihi itibariyle bağlanan aylıkların bu tarihten itibaren kesildiği, davalı Kurumca, 20.09.2011 - 19.09.2016 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla borç tahakkuk ettirildiği; Mahkemece davanın reddine dair karar verildiği, söz konusu kararın ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmakta olup, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun"un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
5510 sayılı Kanun"un, “Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi” başlığını taşıyan 59. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür. ...Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir." düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerli olup, aksinin ancak eşdeğerde belgelerle ispatı gerektiği göz önünde tutularak mahkemece fiili birlikteliğe yönelik araştırmanın ihtilaf konusu dönemlere ilişkin yapılması gerekmektedir.
Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6., 19., 20. maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili nüfus müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, özellikle uyuşmazlık konusu dönem olan 20.09.2011 - 19.09.2016 tarihleri arasında davacı ile boşanmış olduğu eşinin kayıtlı bulunduğu tüm adresler yönünden ayrı ayrı geniş kapsamlı, titizlikle ve gerekirse bilgi edinilen şahısların isim ya da sıfatları da tutanağa eklenmek suretiyle, beyan edilen adreslerde fiilen oturup oturmadıkları, birlikte yaşayıp yaşamadıkları kolluk marifetiyle araştırılmalı; uyuşmazlık konusu dönemde davacı ile boşanmış olduğu eşinin kayıtlı bulunduğu adreslerin bulunduğu mahallerde görev yapmış/yapmakta olan mahalle muhtar ve azaları ile resen tespit edilecek kişilerden (köy imamı, öğretmen, çevre esnaf, komşular vb.) kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çelişki oluşursa giderilmeli; uyuşmazlık konusu döneme ilişkin tüm adreslerde elektrik, su, doğalgaz vb. aboneliklerin kimin adına kayıtlı olduğu araştırılmalı; uyuşmazlık konusu döneme ilişkin davacı ve boşanmış olduğu eşi bakımından medula kayıtları celp edilerek bu kayıtlardaki adresleri tespit edilmeli; böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararı kaldırlarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 12.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.