4. Ceza Dairesi Esas No: 2014/8477 Karar No: 2016/11404 Karar Tarihi: 06.06.2016
Tehdit - yaralama - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/8477 Esas 2016/11404 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, sanığın yaralama suçundan cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Tehdit suçuna ilişkin hüküm ise temyiz edilmemiştir. Karar temyiz edilince, yüklenen suçların kanıtları eksiksiz ve doğru olarak sunulduğu, eylemin kanunda öngörülen suç tipine uyduğu ve hükmün etkileyici bir hukuka aykırılığa rastlanmadığı belirlenmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin kararı sonrası kanunda yapılan değişiklikler nedeniyle, sanığın hapis cezasına mahkumiyetinin sonucu olarak siyasi haklarından ve seçme-seçilme ehliyetinden yoksun bırakılması uygulaması ile ilgili olarak hükmün düzeltilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, TCK'nın 53. maddesinin (b) bendinden \"ve diğer siyasi hakları kullanmaktan\" ibaresi çıkartılmalıdır. Ayrıca, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK'nın 317. ve 322. maddeleri uyarınca hüküm onanmıştır.
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: 1-Yaralama suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, sanık ... müdafiinin, tebliğnameye uygun olarak TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 2-Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır. Ancak; Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk nedeniyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya ilişkin uygulamanın dayanaksız kalması, Bozmayı gerektirmiş ve sanık ...’in temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımdan (b) ibaresinin çıkartılarak DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.