17. Ceza Dairesi 2019/5591 E. , 2019/6477 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece hükümlü hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
CMK’nun 291/1. fıkrasında temyiz istemi ve süresine ilişkin düzenlemede, “Tutuklu bulunan sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır” hükmü, CMK’nun 263. maddesinde ise “Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabilir.” hükmünün yer alması, yine CMK’nun 232/6. fıkrasında “Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında ceza infaz kurumunda bulunan ve SEGBİS ile duruşmaya katıldığı anlaşılan hükümlünün yukarıdaki maddeler çerçevesinde CMK’nun 263. maddesinde gösterilen usul ile de temyiz başvurusunda bulunabileceğinin hatırlatılmaması karşısında; hükümlünün temyizinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Mağdurun şikayetinin bulunmaması karşısında, mahkemece uyarlama yargılaması yapılırken konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından hüküm kurulmadan, yalnızca hırsızlık suçuna ilişkin hüküm kurulmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden bu husus bozma sebebi yapılmamış, bu sebeple tebliğnamedeki bu yönde bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun hükümlü tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Suç ve karar tarihine göre, hükümlünün cezasından, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesinin, 08/07/2005 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun"un 5. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki metnine göre, 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden fazla cezaya hükmedilmesi,
2) Uyarlama yargılaması niteliği itibarıyla hükümlünün lehine olan yasanın belirlenmesine yönelik olup hükümlü aleyhine yargılama giderine hükmedilemeyeceği gözetilmeksizin yargılama giderinin hükümlüden tahsiline karar verilmesi,
3) Hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK"nun uygulanması bakımından, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun Dairemizce de benimsenen 08.04.2008 gün, 2008/1-157 Esas ve 2008/74 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; tekerrür uygulamasına esas alınacak hükümlülüklerin ve sonraki suç tarihinin 01.06.2005 tarihinden önce olması halinde; 5237 sayılı TCK"nun lehe kabulü ile yapılan uygulamalarda aynı Kanunun 58. maddesinde yer alan tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
4) Gerekçeli kararda 15/10/1997 olan suç tarihinin 25/02/1999 olarak yazılması,
Kabule göre de;
5) Tekerrüre esas alınan hükümlülüğün kararda açıkça gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlü ...’in temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, kesinleşmiş ilk hükümdeki ceza süresini aşmamak koşuluyla infaz aşamasında verilen uyarlama kararların kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 30/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.