Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2649
Karar No: 2014/22702
Karar Tarihi: 04.11.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/2649 Esas 2014/22702 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/2649 E.  ,  2014/22702 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İstanbul 1. İş Mahkemesi
    Tarihi : 12.07.2012
    No : 2010/483-2012/647

    Davacı, 01.01.1988 tarihinden itibaren ve halen Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile yanlış sicil numarasına yatan primlerinin Kurumca geçerli sayılan sicil numarasına aktarılmasını istemiştir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulü kararı verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ..tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Somut olayda; davacının, Kuruma 19.12.2002 tarihinde intikal eden 148480553 sicil numaralı giriş bildirgesine istinaden, 18.07.1997 tarihinden itibaren devam eden limited şirket ortaklığına istinaden 04.10.2000 tarihi itibariyle kayıt ve tescilinin yapıldığı, yine Kuruma 01.06.2001 tarihinde intikal eden 1133776157 sicil numarasının üzeri çizilerek 464168899 sicil numarası yazan işe giriş bildirgesinde, 01.01.1988 tarihli vergi kaydına istinaden 04.10.2000 tarihi itibariyle kayıt ve tescilinin yapıldığı, ayrıca Kurum tarafından 01.10.2004 tarihinde re"sen davacı adına düzenlenen üzeri çizili 1162213103 sicil numaralı giriş bildirgesinde 04.10.2000 tarihi itibariyle tescilinin yapıldığı, Kurumdan 464168899 Bağ-Kur sicil numarası üzerinden 28.04.1988 ila 30.11.1995 tarihleri arasında 31 adet prim ödemesi ile yine 464168898 Bağ-Kur sicil numarası üzerinden 26.01.1990 ila 02.12.1996 tarihleri arasında 55 adet prim ödemesi olduğu, Beyazıt Vergi Dairesince adına tarh dosyası gönderilmesine rağmen, bu tarh işleninin, hangi tarihler arasında hangi meslek faaliyetinden kaynaklandığı belirtilmediği, davacının 18.07.1997 tarihinde tescil edilen Aktif Ayakkabı Malzemeleri San. İç ve Dış tic. Ltd. Şirketinin kurucu ortağı olduğu, 01.09.2017 tarihine kadar da müdür olarak münferiden temsile yetkisi olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacı, 01.01.1988 tarihinden itibaren ve halen Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile yanlış sicil numarasına yatan primlerinin Kurumca geçerli sayılan sicil numarasına aktarılmasını istemiş; Mahkemece, ilk prim yatırılan 28.04.1988 tarihinden itibaren zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılıp Kurum tarafından Bağ-Kur sigortalılığının başlatıldığı 04.10.2000 tarihine kadar kesintisiz Bağ-Kur sigortalısı olduğu ve bu sigortalılıklarının Kurumca geçerli sayılan sigortalılıklarına eklenerek ve yanlış sicil numarası ile yatırılan primlerin de bu sigortalı hizmetlerinin prim olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler ve tüzel kişilerden limited şirketlerin ortakları zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiş, limited şirket ortakları yanında anonim şirketlerin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyesi olan ortakları da kapsama alınmıştır. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24. maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, bu düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
    Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.
    Önemle vurgulanmalıdır ki; ilgili vergi, kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Belirtilen kayıtların yokluğunda zorunlu sigortalılıktan söz edilemeyeceği gibi, anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme/sürelere ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde Kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, ödemeler icra takibi sonucu gerçekleşmediği veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primler yatırılmadığı sürece ilgili yararına usulü kazanılmış hak olgusunu da oluşturmaz.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında;
    a) Mahkemece davacının 18.07.1997 tarihinden sonrası itibariyle 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın varlığı kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    b) Dava 18.07.1997 tarihi öncesi dönem yönünden ise; 1479 sayılı Yasanın 24. maddesi hükmüne göre, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olmak, Esnaf ve Sanatkâr Sicili kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunmak, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın karinelerini oluşturmakta ise de, zorunlu sigortalılık için ön koşul, başka sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalmak kaydıyla herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesidir. Dolayısıyla anılan dönemde davacının vergi kaydı ve gerektiğinde oda ve sicil kaydı araştırılmalı, asıl olan bağımsız çalışma olduğu için, davacının bağımsız çalışmanın varlığı usulünce araştırılmalı, zorunlu sigortalılık saptanamadığı takdirde; 464168899 ve 464168898 Bağ Kur sicil numarasına davacı tarafından yatırılan prim ödemelerinin, her bir primin ödendiği tarihten itibaren karşıladığı süre kadar, 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gereği göz önünde bulundurulup, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi