Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/37133
Karar No: 2018/5014
Karar Tarihi: 25.04.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/37133 Esas 2018/5014 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının yıllardan beri avukatlığını yaptığını ve vekalet ilişkisinin sürdüğü dönemde, davalının eşi tarafından kendisine karşı açılan boşanma davasında takip edilen dosyalarla ilgili yeterli bilgi alamadığını ve davalı tarafından kendi adına icra dosyasından tahsilat yapıldığını öğrendiğini iddia ederek, davalıdan tahsil edilen tutarın kendisine ödenmesini talep etmiştir. Mahkeme, birleşen dava yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, asıl dava yönünden de tanık ifadeleri ve savcılık dosyası kapsamına göre davanın reddine karar vermiştir. Ancak, vekilin aldıklarını geri verme borcunda zamanaşımı vekâlet sözleşmesi sürdükçe işlemez ve bu borç, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. Bu nedenle, mahkemece birleşen dava yönünden bu doğrultuda değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Asıl dava yönünden ise, dava konusu tahsil edilen tutarın davacıya ödendiğini ispat yükü davalı taraftadır. Tanık beyanlarına göre paranın davacıya ödenmiş olduğu kanaatine varılmış olsa da, somut olayda miktar itibariyle ve tarafların akrabalık ilişkisine göre tanık dinlenemez. O halde, mahkemece, dinlenen tanık beyanları dikkate alınmaksızın, savcılık dosyasındaki deliller değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK'nun 203. maddesinde \"1-aşağıdaki hallerde tanık dinlenebilir: a) altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler...\" hükmü yer almaktadır. Vekâlet sözleşmesinin en önem
13. Hukuk Dairesi         2015/37133 E.  ,  2018/5014 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    FERİ MÜDAHİL : ... vekili avukat ...



    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl dava yönünden ve birleşen dava yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, davalının yıllardan beri avukatlığını yaptığını, davalı vekilin aynı zamanda eski eşinin erkek kardeşi olduğunu vekalet ilişkisi sürerken eşi ile geçimsizlik yaşamaya başladıklarını ve davalının eşinin vekili olarak kendisine karşı boşanma davası açtığını, takip edilen dosyalarla ilgili bilgi istediğini yeterli bir cevap alamadığı gibi, davalı tarafından kendi adına icra dosyasından tahsilat yapıldığını öğrendiğini, davalı vekil tarafından tahsil edilen tutarın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.500,00 TL"sinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, vekil sıfatıyla tahsil ettiği tutarları davacıya ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden ise davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, vekalet ilişkisinden kaynaklanmakta olup davacı, eldeki davayla davalı vekil tarafından takip edilen bir icra dosyasından tahsil edilen tutarların iadesini istemiş, mahkemece, asıl dava yönünden tanık ifadeleri ve savcılık dosyası kapsamına göre davanın reddine, birleşen dava yönünden ise davalı vekil tarafından yapılan son tahsilat tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Vekâlet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin hesap verme borcu gelmektedir. Vekil, yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya mecburdur. Vekilin hesap verme borcu, vekâlet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Bu nedenle de vekilin aldıklarını geri verme borcunda zamanaşımı vekâlet sözleşmesi sürdükçe işlemez. Bir başka deyişle iade borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) o halde mahkemece birleşen dava yönünden bu doğrultuda değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
    2-Asıl dava yönünden ise, davacı, davalı vekil tarafından tahsil edilen paranın kendisine ödenmediğini iddia etmiş, davalı ödediğini savunmuştur. Dava konusu tahsil edilen tutarın davacıya ödendiğini ispat yükü davalı taraftadır. 6100 sayılı HMK" nun 203. maddesinde “1-aşağıdaki hallerde tanık dinlenebilir: a) altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler...” hükmü yer almaktadır. Mahkemece, tanık beyanlarına göre paranın davacıya ödenmiş olduğu kanaatine varılmış olsada, somut olayda miktar itibariyle ve tarafların akrabalık ilişkisine göre tanık dinlenemez. O halde, mahkemece, dinlenen tanık beyanları dikkate alınmaksızın, savcılık dosyasındaki deliller değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    3-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
    SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi