Esas No: 2020/2319
Karar No: 2021/2322
Karar Tarihi: 10.11.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2319 Esas 2021/2322 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2319
Karar No : 2021/2322
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :Danıştay Beşinci Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2016/55244, K:2019/6519 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptali, 50.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi ve Yargıtay üyeliği statüsü korunarak emeklilik işlemlerinin tamamlanmasına dair karar alınması ile 667 sayılı KHK'nın Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2016/55244, K:2019/6519 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiş,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamından yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, tanık ifadelerinin ve davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Davacının FETÖ/PDY terör örgütünün yargıda etkin olduğu dönemde yargıda önemli bir makam olan Yargıtay üyeliğine atanmasının, FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü 50.000,00-TL manevi zararın ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği,
Davacının 20/07/2016 tarihli emeklilik dilekçesi esas alınarak, söz konusu tarih itibarıyla Yargıtay üyeliği statüsü korunarak emeklilik işlemlerinin tamamlanmasına dair karar alınması isteminin, idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğine ilişkin Anayasa'nın 125. maddesinin 4. fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca incelenmesine imkan bulunmadığı gerekçeleriyle,
Davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararı ve 50.000,00-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden davanın reddine, Yargıtay üyeliği statüsü korunarak emeklilik işlemlerinin tamamlanmasına dair karar alınması istemi yönünden ise davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Davacı tarafından, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması yolundaki istemi hakkında Dairece olumlu veya olumsuz bir karar alınmadığı, henüz hüküm kesinleşmediğinden, Daire kararında yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsili için müzekkere yazılmasına karar verilmesinin usul yönünden bozma sebebi olduğu, duruşma davetiyesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi nedeniyle duruşmaya katılamadığından, vekalet ücretinin duruşmalı işlere göre değil, duruşmasız işlere göre belirlenmesi gerektiği, 6723 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce 20/07/2016 tarihinde verdiği emeklilik dilekçesi üzerine emekliye sevk onayının verilmesi gerekirken, dilekçesinin bekletilip, daha sonradan yürürlüğe giren Kanun geçmişe yürütülerek üyeliğinin düştüğünden bahisle tetkik hakimi olarak atanması ve sonrasında da kamu görevinden çıkarılması işleminin hukuka aykırı olduğu, emeklilik başlangıcının 20/07/2016 tarihi olması nedeniyle, üyeliğinin düşmesinin söz konusu olmadığı, dolayısıyla da Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun kendisi üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olmadığı, hakkındaki mahkumiyet kararının henüz kesinleşmediği hususunun dikkate alınmaması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği, savunması alınmadan işlem tesis edildiği, savunma dilekçesi ekinde yer alan CD'nin tarafına tebliğ edilmediği, kendisi ile ilgisi bulunmayan şikayet dilekçelerinin delil olarak dosyaya sunulduğu, ByLock kullanmadığı hususunun Yargıtay … Ceza Dairesinin kararıyla da sabit olmasına karşın, eşinin, kardeşinin ve oğlunun ByLock kullanıcısı olduklarına yönelik tespitlerin dosyaya delil olarak sunulmasının suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu, hakkındaki tanık ifadelerinin dava konusu kararların tesis edildiği tarihte mevcut olmadığı, sonradan alınan bu ifadelerin meslekten çıkarma kararına gerekçe yapılamayacağı, mesleki kıdemi ve liyakati nedeniyle Yargıtay üyeliğine seçildiği, bu durumun aleyhine delil olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğu, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesi ile getirilen tedbirin olağanüstü halin gerektirdiği ölçüde bir tedbir olmadığı, tamamen ölçüsüz olduğu, meslekten çıkarılma gibi ağır sonuçları olan bir kararda toplu gerekçe yazılmasının hukuki güvenlik hakkını zedelediği, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesi ile getirilen tedbirin bir ceza olması sebebiyle, Ceza Hukukuna ilişkin tüm güvencelerin uygulanması gerektiği, duruşma davetiyesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi nedeniyle duruşmaya katılamadığından, savunma hakkının kısıtlandığı; öte yandan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, şeref ve itibara saygı hakkının ve makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, her ne kadar davacı tarafından Anayasa'ya aykırılık iddiasının Dairece karşılanmadığı ileri sürülmüş ise de, Kurulumuzca davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmediğinden, bu husus bozma sebebi olarak görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddine, kısmen incelenmeksizin reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 12/12/2019 tarih ve E:2016/55244, K:2019/6519 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 10/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.