Esas No: 2019/6791
Karar No: 2021/5426
Karar Tarihi: 10.11.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6791 Esas 2021/5426 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6791
Karar No : 2021/5426
TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR) : Kendi adlarına asaleten ...'a velayeten ... ve ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı (... Kurumu)
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : Davacılar tarafından, kalp rahatsızlığı olan çocukları ...'a Çaycuma Devlet Hastenesinde doktor muayenesi ve talimatı olmadan kullanılmaması gereken bir ilacın enjekte edildiği iddiasıyla, zararlarına karşılık ... için 50.000,00 TL, ... ve ...'ın her biri için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, davalı idarenin kusurunun sabit olduğu ve kalp rahatsızlığı olan küçük çocuklarına kullanılmaması gereken bir ilacın enjeksiyon ile verilmiş olması nedeniyle anne ve baba olarak manevi zararlarının oluşmayacağının ileri sürülmesinin hukuki olmadığı, ayrıca meydana gelen olay nedeniyle ...'ta küçük yaşta psikolojik rahatsızlıklar meydana geldiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden, doktor muayenesi ve talimatı olmadan enjeksiyon uygulanmasının davalı idarenin hizmet kusuru olduğu, enjeksiyon ile verilmiş olan ilacın kullanımının on sekiz yaşından küçüklerde ve kalp rahatsızlığı olanlarda uygun olmadığı sabittir. Davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu olay nedeniyle, küçük ...'ın özel durumu da göz önünde bulundurulduğunda, davacıların endişe ve üzüntü duymamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunun ve davacılarda manevi bir zarar oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda, davalı idarenin tazmin sorumluluğunun koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, manevi tazminatın manevi bir tatmin aracı olduğu göz önünde bulundurularak, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermeyecek şekilde davacılarda meydana gelen endişe ve üzüntüyü giderecek makul bir miktara hükmedilmesi gerektiği açıktır. Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na Ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na Ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı'nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin REDDİNE;
2. ... İdare Mahkemesinin davanın reddi yolundaki ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden, davacılardan ...'ın, 07/05/2014 tarihinde rahatsızlanması sebebiyle Çaycuma Devlet Hastanesi acil servisine götürüldüğü, hemşire ... tarafından, davacı küçüğe "Dikloron 75 MG/ML" içerikli enjeksiyonun uygulandığı, davacı ...'ın yaptığı şikayet üzerine, Çaycuma Kaymakamlığı tarafından başlatılan ön inceleme sonucunda hazırlanan 16/10/2014 tarihli raporda, hemşirenin hekime danışmadan hastayı muayene ederek tedavi uyguladığı tespitine yer verildiği ve Hemşire ... hakkında 4483 sayılı Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre soruşturma izni verilmesine karar verildiği, adı geçen sağlık personelinin ... Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve yargılama sonucunda ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararla; "sanığın üzerine atılı görevi kötüye kullanmak suçunu, görevli doktorun muayenesi ve talimatı olmadan mağdura iğne yapmak suretiyle işlediği" gerekçesiyle, görevi kötüye kullanmak suçundan mahkum edildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir.
Öte yandan, enjeksiyon ile verilmiş olan adı geçen ilacın kullanma talimatında, çocuklara ve ergenlere (18 yaş altı) verilmemesi gerektiği, kalp damar sistemi hastalıkları bulunanlara önerilmediği belirtilmiştir.
Belirtilen nedenlerle, idarenin tespitlerine ve kesinleşmiş adli yargı kararına göre, davalı idarenin istihdam ettiği adı geçen hemşirenin doktor muayenesi ve talimatı olmadan davacı küçüğe iğne yapmasının kusurlu bir eylem olduğu açıktır.
Ayrıca, davacı ...'ın tazminata konu olayın meydana geldiği tarihte on üç yaşında olduğu ve kalp rahatsızlığının bulunduğu dikkate alındığında, enjeksiyon ile verilmiş olan ilacın davacı küçüğe zarar verme ihtimalinin düşünülmesinin haklı ve beklenebilir makul bir düşünce olduğu açık olduğundan; davalı idarenin kusurlu eyleminin, davacı anne ve babada manevi zarara sebep olacak endişe ve üzüntüye yol açacağı da kuşkusuzdur.
Bu durumda, davalı idarenin tazmin sorumluluğunun koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, manevi tazminatın manevi bir tatmin aracı olduğu göz önünde bulundurularak, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermeyecek şekilde davacılarda meydana gelen endişe ve üzüntüyü giderecek makul bir miktara hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile davanın reddi yolundaki temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla, aksi yöndeki Daire kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.