14. Hukuk Dairesi 2017/2818 E. , 2020/8783 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.02.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 19.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin 475 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, önceki paydaş Yaşar Albayrak"ın hissesinin bir kısmını 27.04.2015 tarihinde satış suretiyle davalı ... Bayrak"a devrettiğini, önalım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalının, dava tarihinden sonra söz konusu taşınmazdaki payını önceki malike iade ettiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bir dava açıldıktan sonra da sahip olunan tasarruf yetkisi gereği dava konusu olan hak veya malın üçüncü kişilere devri mümkündür. Bu durumda bir dava şartı olan davayı takip yetkisi ortadan kalkmış olduğundan davanın açıldığı haliyle devam etmesi düşünülemez.
6100 sayılı HMK"nın 125/f.I. maddesine göre “Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir.
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.” düzenlemesini amirdir.
Mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki re"sen dikkate alınacaktır. Ancak hakim, dava şartının ortadan kalkması nedeniyle davayı reddetmeyip davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan HMK"nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere diğer tarafa önel verecektir.
Önalım hakkına ilişkin payın satış yapan önceki paydaşa dönmesi davacının ilk satışla doğan önalım hakkını kullanmasına engel değildir.
Bu gibi hallerde, ilk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı önem kazanır. Önalım davası açıldıktan sonra davaya konu payı satın alan kimse önalım davasının açıldığını bilerek kötü niyetle iktisap etmişse davacı daha düşük ise ilk satış sözleşmesindeki satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeli ile sorumludur. Davacının davayı yönelttiği kimsenin kötü niyetli olduğunu iddia etmesi halinde bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. İkinci satış fazla bedelle ilk satan paydaşa yapılmış ise o kimse ilk satışın tarafı olduğu için kötü niyetli olduğunun kabulü gerekir. Ayrıca kötü niyetin kanıtlanmasına gerek yoktur.
Somut olayda; dosya içerisindeki tapu kaydı ve resmi senetlerin incelenmesinde, dava konusu taşınmazlardaki payını davalı 15.01.2016 tarihinde satış yolu ile önceki malik Yaşar Albayrak"a, Yaşar Albayrak da 18.01.2016 tarihinde Manevi ve İktisadi Kalkınma Vakfı"na devretmiştir. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ve 6100 sayılı HMK"nın 125/1. maddesi uyarınca davacıya seçim hakkını hangi yönde kullanacağı sorulup, sonucuna göre yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekir. Ne var ki, yargılama sırasında davacı tarafından önalım hakkının süresinde açılan Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/40 Esas sırasına kayıtlı dava ile kullanıldığı bildirilmiş, mahkemece her iki davanın birleştirilmesi gerektiği gözetilmeden Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin birleştirme talebinin dosyanın taraflarının farklı olduğundan bahisle reddedilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilediği gibi eldeki dava ile Kocaeli 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı bildirilen 2016/40 Esas sayılı davanın birleştirilerek hüküm kurulması gerektiğinden mahkemece birleştirme kararı verilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; önalım hakkına ilişkin payın, davalı tarafından yargılama sırasında payı satın aldığı önceki paydaşa satış yoluyla temlik edilmesi, davacının ilk satışla doğmuş olan önalım hakkını ortadan kaldırmayacaktır. Mahkemece bu hususun gözetilmemesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.