Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4266
Karar No: 2020/6859
Karar Tarihi: 17.12.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/4266 Esas 2020/6859 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Aslıye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir tazminat davasında, davacılar muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak davalıların sekiz parça taşınmazının müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin talepte bulundular. Bozma sonrası birleştirilen davada, davacılar sadece çekişmeli taşınmazlar yönünden miras payına karşılık 193.736,97 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verildi. Diğer taşınmazlar yönünden davacıların talepleri reddedildi.
Davacılar, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların rayiç bedellerinin payları oranında müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemişlerdi. Mahkeme, muvaza olgusunun kabul edilmesi halinde tazminattan sorumlu tutulabilecek olanların lehine muvazaalı temlik yapılan kişiler olacağını belirtti. Davacı tarafın vekalet ilişkisinden kaynaklanan bir iddia ve talepte bulunmadığı için dava konusu taşınmazların davalıların mirasbırakanı tarafından vekaleten devredilenler yönünden tazminattan sorumlu tutulmaları mümkün olmadı.
Kararda, 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince hükümün boz
1. Hukuk Dairesi         2018/4266 E.  ,  2020/6859 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK
    DAVA TÜRÜ: TAZMİNAT


    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile bedele hükmedilmesine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacılar, asıl davada; kök mirasbırakanları ..."ın kayden maliki veya paydaşı olduğu sekiz parça taşınmazını satışa yetkili vekili olarak atadığı davalıların mirasbırakanı ... Yıldız aracılığıyla, davalı ..."a ve dava dışı kişilere satış suretiyle temlik ettiğini, temlik tarihi ile kök mirasbırakanın ölüm tarihi arasında çok kısa bir süre bulunduğunu, mirasbırakanın terekesinden satış bedellerinin de çıkmadığını, taşınmazların birçok kez el değiştirdiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların rayiç bedellerinin payları oranında müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemişlerdir.Bozma sonrası birleştirilen davada davacı, asıl davadaki iddiaları tekrarlayarak, çekişmeli taşınmazlar yönünden miras payına karşılık 193.736,97 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemiştir.Davalılar, asıl ve birleştirilen davaya yönelik; davanın tenkis davası olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, ayrıca temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın niteliği itibariyle tenkis davası olduğu, ancak hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ ... Somut olayda, davacıların ara maliklerin iyiniyet durumlarını değerlendirerek bedel isteğine yönelik eldeki davayı açtıkları, mahkemece ön inceleme duruşmasında taraf delilleri henüz toplanmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular doğrultusunda davacıların isteğinin bedele ilişkin olduğu gözetilerek, bu isteğin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile bedele hükmedilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 21.05.1990 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak, 2005 ve 2011 yıllarında ölen kızları... ve ...’ten olma asıl ve birleştirilen dosya davacıları ..., ..., ..., ... ve ...’i, 2012 yılında ölen oğlu ...’ın davalı eşi ve çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’yi bıraktığı, dava dışı mirasçısının olmadığı, mirasbırakanın ... 4. Noterliği’nin 02.03.1989 tarih ve 15924 yevmiye no’lu vekaletnamesi ile... ili ... ve ... ilçelerinde bulunan taşınmazlarının satışı hususunda oğlu ... Yıldız’ı ( davalıların mirasbırakanı ) vekil tayin ettiğini, ...’ın da vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak mirasbırakana ait dava konusu 684, 49, 60, 226, 240, 375, 1246 ve 1247 sayılı parsellerdeki 60/3840’ar payları ile dava dışı 212 sayılı parseldeki ¼ payını 27.12.1989 tarih ve 4881 yevmiye no’lu akitle 212 ve 684 sayılı parselleri davalı ...’ye, diğer taşınmazları ise dava dışı 3. kişiler ... ve ...’ye satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.Daha önce aynı akitle devredilen 212 sayılı parsele ilişkin açılan dava incelendiğinde; ... mirasçıları ... ve ... tarafından ... aleyhine muris muvazaası nedenine dayalı 16.07.2008 tarihinde dava açıldığı, yargılama neticesinde ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.11.2012 tarih ve 2012/254 esas 2012/702 karar sayılı ilamı ile 212 sayılı parselin davalı ...’ye devrine yönelik işlemin muvazaa ile illetli olduğunun saptandığı gerekçesiyle davanın kabul edildiği, anılan hükmün Yargıtay derecatından geçerek 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine ve toplanan deliller ile yukarıda yer verilen mahkeme ilamının eldeki dava bakımından güçlü delil olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde; eldeki davaya konu 684 parsel sayılı taşınmaz yönünden muvazaa olgusunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Talep uyarınca 684 sayılı parsel yönünden davacıların miras payı oranında tazminata hükmedilmesi doğrudur. Davalılar vekilinin anılan taşınmaz yönünden temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.Diğer dava konusu taşınmazlar yönünden temyiz itirazlarına gelince;Dava dilekçesinin içeriği, iddianın ileri sürülüş biçimi, bozma ilamındaki tespit ve bu tespite itiraz edilmediği hususlar birlikte değerlendirildiğinde, eldeki davada muris muvazaası hukuki nedenine dayanıldığında kuşku yoktur.Muris tarafından muvazaalı işlem bizzat kendisi yapabileceği gibi vekil kıldığı bir kişi vasıtasıyla da yapabilmektedir. Somut olayda, muvazaa olgusunun kabulü halinde tazminattan sorumlu tutulabilecek olanlar lehine muvazaalı temlik yapılan kişiler olacaktır. Dava konusu 49, 226, 240, 375, 60, 1246 ve 1247 sayılı parseller ... ve ...’ye temlik edilmiş, ... ve ... eldeki davada davalı olarak gösterilmemiştir. O halde, anılan taşınmazların davalıların mirasbırakanı ...’a temlik edilmediği gözetilerek mirasbırakan adına vekaleten devir yapan...’ın mirasçılarının muvazaalı temlik nedeniyle tazminattan sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Davacı taraf eldeki davada vekalet ilişkisinden kaynaklanan bir iddiada ve talepte bulunmamıştır. Öte yandan, davalıların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının gerekçeli karar başlığında yazılmaması temyiz nedeni yapılmış ise de, anılan husus maddi hata niteliğinde olup, mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır. Hal böyle olunca, dava konusu 49, 226, 240, 375, 60, 1246 ve 1247 sayılı parseller yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalılar vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekilinin birleştirilen davada kurulan hükme yönelik temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi