Esas No: 2020/67
Karar No: 2022/1254
Karar Tarihi: 22.09.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/67 Esas 2022/1254 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı şirket, davalı şirketten cari hesap alacağı sebebiyle İcra Dairesi'nde takip başlatmış ancak davalı itiraz etmiştir. Davacı, davalının itirazının iptali ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, faturaların isim-imza içeren irsaliyeli fatura olduğu ve davalının ticari defter ve kayıtlarında aynen yer aldığı, borcun kaynağı 12.10.2013 tarihli faturanın kaydının ön sayfada bulunmakla usule uygun kaydedilmiş olduğu gerekçesiyle davacının lehine karar vermiştir. Davalı vekili ise müvekkilinin davacıdan mal teslim almadığını ve faturaların kanunen geçerli olmadığını, borcun ispatlanamadığını belirtmiştir. İstinaf mahkemesi, davacının faturalarının davalı tarafça benimsenerek kendi ticari defterlerine kaydedildiği ve faturaların kanıtlanmış olduğu gerekçesiyle davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Hükümde, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, alınması gereken istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye harcın Hazine'ye gelir kaydına alınmasına, davacı tarafından yapılan istinaf yarg
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/67
KARAR NO: 2022/1254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2019
NUMARASI: 2018/698 Esas - 2019/813 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin cari hesap alacağı sebebiyle davalı aleyhine İstanbul ... İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe ve borca yersiz olarak itiraz ettiğini, müvekkili şirketin gıda sektöründe faaliyet göstermekte olup, davalı borçlu ile olan cari hesabı nedeniyle müvekkili şirketin ticari defterlerinde davalıdan 15.080,02-TL alacağının bulunduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı; davacı şirkete borcunun bulunmadığını, davacı şirketin icra takibine konu faturayı 5 sene sonra icraya koyduğunu, davacı Zirve şirketinin plasyeri olan ... isimli kişinin daha önce kendisine ait kaşeyi haksız kullanıp faturalar kestiğini, bunları tespit ettiğinde özür dileyerek işlem yapmadıklarını, kendisinin olmadığı sırada iş yerine bakan 13 yaşındaki oğlunun hulüs ve saffetinden yararlanarak hayali faturaya kaşesini bastığını, ... isimli plasyerin halen Zirve şirketinde çalıştığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında takip dayanağı alacağın kaynağı fatu raların ait olduğu 2013 yılında ticari ilişki bulunduğu, davalının kısmi ödemelerinin bulunduğu, takip dayanağı faturaların mal teslimine ilişkin davalı kaşesini-ismini ve imza içeren, mal sevki sırasında düzenlenen irsaliyeli faturalar olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olması nedeniyle sahibi aleyhine delil teşkil edeceği, davacı defterlerindeki tüm faturaların ve tahsilatların davalı ticari defterlerinde de aynen kayıtlı olduğu, hatta davalının ticari ilişki çerçevesinde başka faturalar için ödemelerinin bulunduğu, tüm faturaların davacı tarafından BS formu ile mal satışı, davalı tarafından BA formuyla vergi dairesine mal alışı olarak ilgili dönemlerinde bildirildiği, borcun kaynağı 12.10.2013 tarihli faturanın kaydının ön sayfada bulunmakla usule uygun kaydedilmiş ve bu kaydın sahibi lehine delil vasfı taşıdığı, diğer 3 fatura arka sayfaya kaydedilmiş olsa da, tüm faturaların isim-imza içeren irsaliyeli fatura olduğu ve davalının ticari defter ve kayıtlarında aynen yer aldığı, faturalarla ilgili bir itirazda da bulunulmadığı, davalının geçen 5 yıllık süreçte borçlu olmadığına dair herhangi bir girişimde bulunduğunu da ileri sürmediği, tüm irsaliyeli fatura kayıtları, ödeme ve BA-BS formları birbirini tutar mahiyette olmakla, bu durumun TTK 222'ye göre davacının defterindeki kayıtları lehine delil haline getirdiği, davacının mal ve fatura teslimini bu suretle kanıtladığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; müvekkilinin davacıdan mal teslim almadığını, mal teslimi yapılmadan davacının plasyerinin bu faturaları kesip davalının oğlunun yaşının küçüklüğünden yararlanarak faturaları kaşelediğini, faturalar ve diğer evraklar üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle imza incelemesi yapılması gerektiğini, dava konusu faturaların davacının noter tasdiki olmayan defterinin arka kısmına işlendiğini, kanunen geçerli olmayan faturalarla alacak talep edildiğini, davacının fatura tarihinden beş yıl sonra icraya başvurmasının ticari teamüllere aykırı olduğunu, alacağın ispatlanamadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satıma dayalı cari hesap alacağının tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davalı taraf, faturalar konusu malların teslimini ve dolayısıyla borcun varlığını inkar etmektedir. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini, faturaların da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Bu kapsamda yapılan değerlendirmede; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, cari hesap alacağına dayanak yedi adet davacı faturasından sadece 30.12.2013 tarihli faturada teslim alan imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak tüm faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, tarafların ticari defter kayıtları alacak-borç tutarı bakımından mutabıktır. Yine tüm davacı faturaları davalı tarafça BS formlarıyla vergi dairesine beyan edilmiştir. Bu suretle faturaların ve içeriği malların davalıya teslimi kanıtlanmıştır. Davacı faturalarının davalı tarafça benimsenerek kendi ticari defterlerine kaydedilmiş olması karşısında, davalı vekilinin irsaliyeli faturalara yönelik imza incelemesi yaptırılması gerektiği, davalı kaşesinin davacının plasyeri tarafından kullanıldığı yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, icra takibine konu tüm faturaların davalıya tebliğ edildiğinin ve içeriği malların da teslim alınmış sayılması gerektiğinden eksik incelemeye yönelik istinaf nedenleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.030,11-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 258-TL harcın mahsubu ile bakiye 772,11-TL harcın davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına, Davalı tarafından sarf edilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 30-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/09/2022