Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/22404
Karar No: 2021/3879
Karar Tarihi: 09.02.2021

Tehdit - konut dokunulmazlığının ihlali - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/22404 Esas 2021/3879 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2017/22404 E.  ,  2021/3879 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali
    HÜKÜMLER : Beraat

    KARAR

    Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından sonra, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesi gereğince açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, 14/02/2012 tarihli ilk hükümde 5237 sayılı TCK"nın 106/2-c, 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ve TCK"nın 116/4, 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezaları tayin edilmesine rağmen 28/04/2015 tarihli temyize konu hükümlerde sanığın üzerine atılı suçlardan beraatine karar verilmek suretiyle Kanuna muhalefet edilmesi,
    Kanuna aykırı ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, sair yönleri incelenmeyen HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/02/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

    (Muhalif)



    KARŞI OY
    I) OLAY:
    ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 28.04.2015 tarihli karar ile sanık hakkında tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından dolayı verilen beraat kararlarının, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından sonra, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 231/11. maddesi gereğince açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, 14/02/2012 tarihli ilk hükümde 5237 sayılı TCK"nın 106/2-e, 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ve TCK"nın 116/4, 62 maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezaları tayin edilmesine rağmen 28/04/2015 tarihli temyize konu hükümlerde sanığın üzerine atılı suçlardan beraatine karar verilmek suretiyle Kanuna muhalefet edilmesi gerekçeyle BOZULMASINA karar verilmiştir.
    Yargıtay 4. Ceza Dairesi"nin Bozma kararına aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı katılmıyorum.
    II) DELİLLER:
    A) Hukuksal Değerlendirme: 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde;
    (5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
    (6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
    a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
    c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
    (7) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
    (8) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18/6/2014- 6545/72 md.) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
    a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
    b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

    c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
    (9) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
    (10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
    (11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
    (12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
    (13) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
    (14) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/562 md.) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
    *Ceza Genel Kurulu, 20.11.2018 tarihli ve 421-543 sayılı kararında;
    Özet: Suç tarihi itibarıyla daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş ve 18 yaşından küçük olan sanığın, açıklanması geri bırakılan hapis cezasının TCK"nın 50/3 maddesindeki zorunluluk uyarınca seçenek yaptırımlardan adli para cezasına çevrilmesinde herhnagi bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, CMK"nın 231/11. maddesindeki emredici hüküm uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün, yukarıda belirtilen zorunlu hal dışında aynen açıklanması gerektiğinden, açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılarak sanığın aleyhine olacak şekilde daha ağır bir cezanın belirlenmesinde isabet bulunmamaktadır.
    *Ceza Genel Kurulu, 25.06.2019 tarihli ve 468-502 sayılı kararında;
    Özet: CMK"nın 231/11. maddesindeki emredici hüküm uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması gerektiğinden, açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılarak, sanığın aleyhine olacak şekilde daha ağır bir cezanın belirlenmesinde ve ilk hükümde uygulanmayan taksitlendirmenin açıklanan karara eklenmesinde isabet bulunmamaktadır.
    *Ceza Genel Kurulu, 15.01.2019 tarihli ve 330-8 sayılı kararında;
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; CMK"nın 231. maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi hâlinde önceki hükmün aynen açıklanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkra ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun’un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun’un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle maddenin 6. fıkrasının sonuna "Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez" cümlesi; 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle de maddenin 8. fıkrasına "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 6008 ve 6545 sayılı Kanun’larla 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasa"nın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılap Kanunları"nda yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
    b- Yargılamaya konu kasıtlı suçun, sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresi içinde işlenmemiş olması,
    c- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    d- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    e- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı hâlinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve on sekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
    Sanık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davrandığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşürülmesine karar verilecektir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Kanun koyucu, kişi hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile belirli şartların gerçekleşmesi hâlinde kişilerin işledikleri birtakım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir.
    Bu bağlamda Ceza Genel Kurulunun birçok kararında da açıkça belirtildiği gibi, şartlı bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, objektif şartların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, zararın giderilmesi) varlığı hâlinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce resen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması hâlinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili bu genel açıklamalardan sonra açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün açıklanması üzerinde durulması gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası;
    "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." hükmünü taşımaktadır.
    Görüldüğü üzere açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanabilmesi için iki hâlden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Buna göre, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde hüküm açıklanacaktır.
    Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir. Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suçun bu süre içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra hükmü açıklayabilecektir. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. İkinci suçun şikâyete bağlı veya resen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan mahkûmiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK"nın 50. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının da önemi olmadığı gibi kesin nitelikte olmasının da bir önemi yoktur. Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkûmiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir. İkinci suçun taksirle işlenmesi durumunda ise, bilinçli taksir de olsa hüküm açıklanamayacaktır.
    Öte yandan, 5271 sayılı CMK"nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya mahkemece kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi/getirememesi hâlinde mahkemece açıklanacak hükümde, “223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, tayin olunan ceza miktarının ve kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığının” hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, öncelikle denetime imkân verecek şekilde, diğer taraftan kesinleştiğinde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte bir hüküm kurmalı, açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükme atıf yapmakla yetinilmemelidir.
    5271 sayılı CMK’nın 231/11. madde ve fıkrasında, açıklanması geri bırakılan hükmün ne şekilde açıklanacağı ve hükümde değişiklik yapılıp yapılamayacağı hususuna gelince;
    CMK"nın 231/11. maddesine göre; mahkemenin, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâlinde hükmü aynen açıklamakla yükümlü olduğu, kendisine yüklenen yükümlülükleri elinde olmayan sebeplerle yerine getiremeyen sanığın ise durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebileceği anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, ilk hükümde uygulama şartlarının oluşmasına rağmen fark edilmeyen veya uygulanması unutulan nitelikli bir hâlin, hükmün açıklandığı sırada uygulanarak sanık hakkında daha ağır bir cezaya hükmolunabileceğinin kabul edilmesi mümkün değildir. Kişilerin işledikleri birtakım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat ve bu anlamda sanık ile Devlet arasında imzalanmış bir sözleşme anlamına gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulandığı hâllerde, sanık denetim süresi içerisinde bir daha kasıtlı bir suç işlememeyi taahhüt ederken, Devlet ise sanığa lekelenmeme hakkı tanımakta ve belirli bir süre içerisinde kasıtlı başka bir suç işlememesi hâlinde cezanın düşürüleceğini taahhüt etmektedir. Sanığın Devlete verdiği sözü tutmayıp denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi durumunda ise, kanun koyucu açıklanması geri bırakılan cezanın aynen açıklanması yaptırımını öngörmüştür. Dolayısıyla açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılmak suretiyle sanığın daha fazla cezalandırılmasına karar verilmesi, bir nevi sözleşmeye aykırılık anlamına geleceği gibi kişilerin Devlete ve adalete olan güvenlerinin de sarsılmasına neden olacağı ortadadır. Diğer yandan, ilk hükümdeki hukuka aykırılıkların ileride sanık tarafından kazanılmış hak konusu olma ihtimali de göz önüne alındığında, mahkeme tarafından uygulanması unutulan veya fark edilmeyen herhangi bir hususun ancak aleyhe başvuru olması hâlinde temyiz veya istinaf yoluyla giderilebileceği, özellikle sanık aleyhine olacak şekilde hükmün düzeltilemeyeceği veya değiştirilemeyeceği kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yaşamsal tehlikeye yol açacak şekilde kasten yaralama suçundan sanık ... hakkında, Yerel Mahkemece TCK’nın 86/1, 87/1-d, 29/1, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca verilen 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin mahkûmiyet hükmünün CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakıldığı, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle açıklanması geri bırakılan hüküm CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanırken sanığın bu kez silahla yaşamsal tehlikeye neden olacak şekilde kasten yaralama suçundan TCK’nın 86/1, 86/3-e, 87/d-son, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verildiği olayda; CMK’nın 231/11. maddesindeki emredici hüküm uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması gerektiğinden, açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılarak sanığın aleyhine olacak şekilde daha ağır bir cezanın belirlenmesine ilişkin Yerel Mahkeme hükmünde isabet bulunmamaktadır.
    Öte yandan sanık hakkında haksız tahrik hükmü uygulanırken uygulama maddesinin; takdiri indirim hükmü uygulanırken indirim oranının gösterilmemesi de usul ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin sanık Y-K hakkında mağdur H-Y"ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün CMK"nın 231/11. maddesi uyarınca aynen açıklanması gerektiğinin gözetilmemesi ve haksız tahrik hükmüne ilişkin uygulama maddesi ile takdiri indirim hükmüne ilişkin indirim oranının belirtilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir." şeklinde belirtildiği,
    *Ceza Genel Kurulu 25.06.2019 tarihli ve 2016/4-468 esas – 2019/522 sayılı kararında;
    Kamu görevlisine karış görevinden dolayı hakaret suçundan sanık A-Ç hakkında, ilk derece mahkemesi sıfatıyla görev yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince TCK"nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43. maddesinin ilk fıkrası, 62. maddesi ve 52. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 4.540 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve mahkumiyet hükmünün CMK"nın 231. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle açıklanması geri bırakılan hüküm CMK"nın 231. maddesinin on birinci fıkrası uyarınca açıklanırken sanığın bu kez TCK"nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43. maddesinin ilk fıkrası, 62. maddesi ile 52. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 7.600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye karar verildiği dosya kapsamında;
    CMK"nın 231. maddesinin on birinci fıkrasındaki emredici hüküm uyarınca açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması gerektiğinden, açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılarak, sanığın aleyhine olacak şekilde daha ağır bir cezanın belirlenmesinde ve ilk hükümde uygulanmayan taksitlendirmenin açıklanan karara eklenmesinde isabet bulunmamaktadır.
    *Ceza Genel Kurulu 08.12.2020 tarihli 201//19-481 esas 2020/509 sayılı kararında;
    Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildikten sonra sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi sebebiyle Yerel Mahkemece açıklanması geri bırakılan hükmün açıklandığı, Özel Dairece sanığın temyizi üzerine yapılan inceleme sonucunda açıklanan hükmün bozulduğu, "Bozmadan sonra serbestlik kuralı" uyarınca bozma kararına uyma ya da direnme kararlarından birini verme konusunda serbest olan Yerel Mahkemenin Özel Dairenin bozma kararına uymayı tercih ettiği, bu kez "Uymadan sonraki serbestlik kuralı"nın devreye girdiği, Yerel Mahkemenin bozma kararına uyulmasına karar verdikten sonra da sanığın hukuki durumunu yeniden serbestçe değerlendirme hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz edilen önceki hüküm bozma kararı verilmesiyle ortadan kalkmış olduğundan, Yerel Mahkemece önceki karardan farklı olarak, suçun sübutu da dahil olmak üzere sanığın hukuki durumuyla ilgili tüm hususlarda, CMK"nın 217. maddesi uyarınca ulaşılan vicdani kanaat doğrultusunda serbestçe karar verilebileceği, bu bakımdan CMK"nın 231. maddesinin on birinci fıkrası uyarınca açıklanan hükmün temyiz incelemesi sonucu bozulmasından sonra Yerel Mahkemece suçun sübutu hususunda değerlendirme yapılarak atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması sebebiyle beraat kararı verilmesinin usule ve kanuna uygun olduğu,
    Bu itibarla, ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar veren Özel Daire hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir." şeklinde belirtildiği,
    Yukarıda belirlendiği üzere;
    Ceza Genel Kurulu kararlarında sanık hakkında beraat kararı verilmesi gereken durumlarda hükmü açıklayan Hakimin açıkça beraat kararı veremeyeceği belirtilmemiştir.
    Sanığın açıkça beraat etmesi gereken ve bu kanaate varan Hakime mahkumiyet kararını aynen açıklama yükümlülüğünü yüklemek sanığın lekelenmeme hakkını, Adil yargılanma hakkını makul surede yargılanma hakkını ihlal edecektir.
    Hakim açıkça beraat edecek durumda olan sanığın mahkumiyet hükmünü aynen açıklamak durumunda kalması halinde Dosya Temyiz edilerek Yargıtay"a gidecek, Yargıtay da Sanığın beraat etmesi yönünde bozma kararından sonra Yerel Mahkeme sanık hakkında beraat kararı verebilecektir. Bu durum Usul Ekonomisine davanın uzamasının önlenmesi ilkesine de aykırılık oluşturacaktır.
    Dolayısı ile CMK"nın 231/11. maddesinde daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükmün aynen açıklanmasından kastedilen hukuken uygun olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının aynen açıklanmasıdır. Hukuka aykırı olarak verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının aynen açıklanması düşünülemez. CMK 231. madde kapsamına girmeyen bir suç hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının veya açıkça beraat kararı verilmesi gereken durumlarda hukuka aykırı olarak verilen bir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının aynen açıklanması istendiğinde Hakim açıkça hukuka aykırı olduğunu bildiği ve gördüğü bir kararı açıklamak durumunda kalacaktır. Hiçbir Hukuk kuralı, Hakime hukuka aykırı karar verme yükümlülüğünü yükleyemez.
    B) İncelenen Dosyada:
    Sanık ... ile hakkında hüküm açıklanmayan ...... hakkında 09.06.2011 tarihli iddianame ile Geceleyin Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme, Hakaret ve Tehdit suçlarından kamu davası açıldığı, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 14/02/2012 tarihli 2011/389 esas ve 2012/132 sayılı karar ile sanık ... ve ... ... hakkında hakaret suçundan beraat kararı verildiği, tehdit ve Geceleyin Konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanık ... hakkındaki; söz konusu karar itiraz edilmeksizin 03.04.2012 tarihinde kesinleştiği, sanık ... 16/02/2015 tarihinde işlemiş olduğu basit yaralama suçundan dolayı, 16/03/2015 tarihinde Mahkemesine bildirimde bulunulduğu, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 28.04.2015 tarihli karar ile, sanık ... hakkındaki tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olarak yapılan yargılama sonucu sanık hakkında beraat kararı verildiği görülmüştür.
    C) Dosya kapsamı tüm açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde;
    Sanık ... hakkında ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.04.2015 tarihli kararı ile tehdit ve Geceleyin Konut Dokunulmazlığını ihlal suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi nedeniyle yapılan yargılama sonucunda ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hüküm aynen açıklanmayarak sanık hakkında beraat kararı verilmiştir.
    Öncelik CMK"nın 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasına karar verilirken, hükümde değişiklik yapılıp yapılmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK"nın "hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması başlığını taşıyan 231. maddesinin 8. fıkrasında, "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur." 10. fıkrasında; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir." 11. fıkrasında; "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirererk; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir." hükümleri yer almaktadır.
    Deneme süresi içerisinde suç işlendiğinden söz edilebilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi ve bu kararın kesinleşme tarihi itibariyle başlayacak 5 yıllık deneme süresi içerisinde kasıtlı bir suçun işlenmesi gerekmektedir.
    CMK"nın 231/11. maddesindeki hükmün aynen açıklanmasından kastedilen hukuka uygun olan kararların aynen açıklanmasıdır.
    Mahkemece süresinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde hüküm açıklanırken eylemin açıkça suç teşkil etmemesi halinde beraat kararı veya kovuşturma şartının bulunmadığının anlaşılması halinde düşme, yine tedbire çevirme zorunluluğuna uyulmaması durumunda bu zorunluluk gereğinin yerine getirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan, açıklanması geri bırakılan karar, CMK"nın 223. maddesinde belirtilen hükümlerden olmaması ve ceza miktarı bakımından 1412 sayılı CMUK 326/son maddesine konu edilmemesi karşısında, daha önce yapılan uygulama hatalarının giderilerek karar verilmiş olması gerekir.
    Somut olayda müştekilerin ihbari üzerine kolluk tarafından düzenlenen 05.06.2011 tarihli olay yeri görgü ve tesbit tutanağında olay mahalinde yapılan incelemede suç ve suç unsuru oluşturabilecek herhangi bir bulguya rastlanılmadığının tesbit edildiği,
    Müştekilerin beyanları dışında dinlenen tanıkların Müştekileri doğrulamadığı, Mahkemenin de tüm dosya kapsamını değerlendirerek beraat kararı verdiği görülmüştür.
    SONUÇ:
    Yukarıda belirtilen gerekçelerle;
    Sanık ... hakkında ... 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 28.04.2015 tarihli karar ile verilen beraat kararının ONANMASINA karar verilmesi gerekirken BOZULMASINA karşıyım.









    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi