6. Hukuk Dairesi 2021/800 E. , 2021/622 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ünye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, ihyası istenen kooperatifle davacılar arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı taahhütlerin yerine getirilmemesi nedeni ile uyuşmazlık bulunduğunu, alacağın tahsili amacı ile davalı kooperatif aleyhine alacak davası açıldığını, söz konusu davada yargılama aşamasında davalı kooperatifin ticaret sicilinden silindiğinin tespit edildiğini, ticaret sicilinden silinen ederek SS. Bahçeşehir Konut Yapı Kooperatifinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, kooperatifin sicilden resen terkin edildiği, davacının ihyası istenen kooperatiften alacağını tahsil etmek için dava açtığı gerekçesiyle davanın kabulü ile kooperatifin anılan davayla sınırlı olmak ve bu dava kesinleşinceye kadar ihyasına ve ticaret sicile tesciline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından, ticaret sicilinden terkin edilen şirketin tasfiye işlerinin tamamlanmadığı ve ek tasfiye işlemlerinin yapılması gerektiği hallerde ek tasfiye işlemlerinin yapılması için son tasfiye memurunun veya tasfiye memurlarından birinin yahut yeni bir tasfiye memurunun atanarak keyfiyetin tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiğinden; sicilden terkin edilen şirketin davacılar yönünden tasfiye işlemleri tamamlanmadığı anlaşıldığından, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Dava, ... Konut Yapı Kooperatifinin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile...Konut Yapı Kooperatifinin Ünye 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/247 ve Ünye 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/601 esas sayılı dosyaları ile sınırlı olmak üzere ek tasfiyesi için ihyasına karar verilmiş, davalılar vekilinin istinaf talebinde bulunması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi tarafından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. TTK 547/2 maddesi ek tasfiyeden bahsetmekte ancak ek tasfiyenin nelerden ibaret olacağına ilişkin bir sınırlandırmaya gitmemektedir. Tasfiye dışı bırakılan hukuki işlem bir olabileceği gibi birden fazla da olabilir. Böyle bir halde her hukuki uyuşmazlık için ihya kararı almak usul ekonomisine aykırı olduğu gibi ihya kararı verilmiş bir kooperatif için yeniden ihya kararı almanın hukuki yanı da yoktur. Bu nedenle açılan veya açılacak bir dava ile sınırlı olarak, ihya kararı verilmesi, tasfiye kurumunun ruhuna uygun değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmekte ise de yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın HMK 370/2 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın resen yukarıda yazılı gerekçe ile hüküm bölümünün birinci bendinde yer alan “Ünye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/247 ve Ünye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2018/601 esas sayılı dosyaları ile sınırlı olmak üzere ek tasfiyesi için” ve 2. bendinde yer alan “ Ünye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/247 esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere” ibarelerinin hükümden çıkarılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 05.10.2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava tasfiye edilen kooperatifin ihyası talebine ilişkindir.
Davacının talebi dikkate alındığında, kooperatifin yükümlülüklerini yerine getirmeden tasfiye edildiği iddiası bulunduğundan ek tasfiye istemi niteliğindedir. Ek tasfiye istemi durumunda da istem konusu ile sınırlı olarak ihya kararı verilmesi gerekmektedir.
Zira TTK’nin 536. ve devamı maddelerinde şirketlerin (ve kooperatiflerin) tasfiyesinin nasıl yapılacağı düzenlendikten sonra 547. maddesinde ayrıca ek tasfiye hususu düzenlenmiştir. Şirket veya kooperatifin tasfiyesinin kapanmasından sonra tasfiyeye ilişkin bir hususun ortaya çıkması halinde ek tasfiye gerekecektir. Maddenin ilk fıkrasında açıkça, “bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar” şirketin yeniden tescilinin istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm gereğince, ihyanın ancak bu işleklerin yapılması ile sınırlı olarak yapılması mümkündür. Bu durumda tasfiye memurlarının görevi de bu ek tasfiye ile sınırlı olacaktır. Aksi durumda talebi de aşan bir tasfiye kurulunun oluşturulması ve talebi aşan bir yetki ve sorumluluk yüklenmesi söz konusu olacaktır. Bu kurulun giderlerinin talebi olmadığı halde davacıya yüklenmesi, aksi düşüncede ise kimden tahsilinin mümkün olacağının belirsiz olacağı bir durumla karşı karşıya kalınacaktır.
Diğer yönden HMK’nın temel ilkelerinden olan tasarruf ilkesi ve taraflarca getirilmesi ilkeleri açısından da taleple bağlı kalınması gerekecektir. Davacının ek tasfiye için ihya talebini aşarak genel bir ihyaya karar verilmesi, ihya edilen şirket yönünden de sakıncalı bir durumu ortaya çıkaracaktır. Mahkemeden ek tasfiye için ihya edilmesi gerekmesine karşın genel olarak muğlâk ve belirsiz bir durumun içine sokulması söz konusu olacaktır. Bu durumda ihya edilen şirket açısından hukuk güvenliğini zedeleyecektir.
Usul ekonomisi yönünden başka davaların açılmasının önüne geçildiği düşünülebilecek ise de bu düşünce de yerinde kabul edilemeyecektir. Zira usul ekonomisinin mevcut dava açısından değerlendirilmesi gerekir. HMK’nın 30 maddesinde de usul ekonomisine ilişkin olarak, “hâkim yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür” ifadesi yer almaktadır. Bu maddeden de açıkça anlaşıldığı üzere usul ekonomisi, mevcut dava açısından geçerli olup açılacak davalar da dikkate alınacak şekilde geniş yorumlanamaz.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında, mahkemenin sınırlı olarak ek tasfiyeye yönelik vermiş olduğu karar usul ve yasaya uygun olduğundan aynen onanması gerektiği düşüncem ile sayın çoğunluğun aksi yöndeki düzelterek onama görüşüne katılmamaktayım.