11. Hukuk Dairesi 2018/1183 E. , 2019/5879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Menemen 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 16/11/2011 gün ve 2006/595-2011/786 sayılı kararı onayan Daire"nin 03/10/2017 gün ve 2016/2426-2017/4990 sayılı kararı aleyhinde davalı şirket vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin dava dışı şirket ile nakliyat abonman sözleşmesi yaptığını, bu şekilde sigortalının yurtiçinde karayoluyla sevk edeceği üçüncü şahıslara veya kuruluşlara ait muhtelif emtiaların müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, sigortalı ürünlerin İstanbul"dan Ankara"ya sevk edilmek üzere nakliyeci .... Ltd. Şti.’ne teslim edildiğini, aracın sevk edilen emtia ile birlikte çalındığını, daha sonra aracın boş olarak İzmir yakınlarında bulunduğunu, bu hasar sebebiyle müvekkili şirketin sigortalıya tazminat ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek ödenen tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... Ltd. Şti vekili; müvekkili şirket açısından davanın usul, husumet ve esas yönünden reddi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, davanın davalı şirket yönünden kabulü ile diğer davalılar yönünden reddine dair verilen karar davalı şirket vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Bu kez davalı şirket vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava; Davacıya Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalanan emtianın, taşıma sırasında çalınması nedeniyle sigortalıya ödenen bedelin, taşıma işleri komisyoncusu olan davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, delil olarak 23.02.2006 tarihli "Mesir Nakliyat" başlıklı ve sürücü ... tarafından imzalanan kamyon adres fişi ile sigortalı şirket temsilcisi Ömer Veysel Şenol"un beyanına istinaden davanın kabulüne karar verilmiş, davalı şirketin temyiz istemi Dairece red edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı HUMK 288 maddesi gereğince davalı şirketin sorumluluğu yönünden iddianın senetle isbatı zorunlu olup, HUMK 292 maddesinde de yazılı delil başlangıcının bulunması halinde tanık dinlenmesi mümkün bulunmaktadır.
Davalı şirket vekili, cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında 23.02.2006 tarihli kamyon adres fişi ve fişteki el ile yazılan bölümleri inkar etmiştir.
23.02.2006 tarihli kamyon adres fişinde, sürücü ..."nin imzası dışında davalı şirketi ilzam edecek şirket yetkilisinin imzası bulunmamaktadır.
Davalı şirketten sadır olduğu mahkemece kabul edilen belge, şirket yetkilisinin imzasını taşımaması nedeniyle HUMK 288 maddesinde ifade edilen ve hükme esas alınabilecek yazılı delil niteliğinde değildir.
Matbu belgenin bir bölümü el yazısı ile doldurulmuş olup belgenin HUMK 282 maddesine göre yazılı delil başlangıcı teşkil edebilmesi için, belgede el ile yazılan bölümlerin davalı şirket yetkilisinden sadır olması gerekmektedir.
Davalı şirket baştan beri belgeyi ve yazıları inkar etmiş olup, belgedeki el ile yazılan bölümlerin davalı şirketin belge tarihindeki yetkilisinden sadır olup olmadığı konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan belgeyi geçerli kabul etmek suretiyle eksik inceleme sonucu yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Açıklanan gerekçe ile Dairenin onama ilamının kaldırılarak 23.02.2006 tarihli kamyon adres fişisinin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunması nedeniyle, bu belgedeki el ile doldurulan bölümlerin 23.02.2006 tarihi itibariyle davalı şirket yetkilisi tarafından yazılıp yazılmadığının yöntemince yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmek üzere davalı şirket vekilinin temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı şirket vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz 03.10.2017 gün 2016/2426 esas ve 2017/4990 karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, Davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı şirket yararına BOZULMASINA, Karar düzeltme peşin harcı, ile temyiz peşin ve onama harcının istek halinde mümeyyiz davalıya iadesine, 26/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere dava, nakliyat emtia sigorta poliçesinden doğan rücuen tazminat talebine ilişkin olup, 09.10.2006 tarihinde açılmıştır.
Davacı taraf dayandığı delilleri dava dilekçesiyle birlikte ibraz etmiş, ancak davalı şirket vekili ilk olarak 05.12.2006 tarihinde verdiği cevap dilekçesi ile davacının delil olarak dayandığı belgelere itiraz etmemiştir. Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra davalı vekilinin talebi üzerine, Mahkemece 09.02.2007 tarihli duruşmada davanın esası hakkında beyanda bulunmak ve tüm delillerini ibraz etmesi hususunda davalı vekiline 30 gün süre verilmiş, ancak davalı vekili bu süre içerisinde beyanda bulunmadığından, davalı vekilinin mazeret bildirdiği 23.03.2007 tarihli duruşmada aynı hususta davalı vekiline ikinci kez 15 gün süre verilmiş, bu hususun davalı vekiline tebliği için verilen ara karar yerine getirilmediğinden, bu kez davalı vekilinin hazır olduğu 23.11. 2007 tarihli duruşmada davanın esası hakkında beyanda bulunması için yeniden, yani ikinci kez 30 gün süre verilmiş, HMK m. 94, f. 2 (HUMK m. 163) hükmü uyarınca kesin olan bu ikinci süre içerisinde de davalı taraf beyanda bulunmamıştır. Diğer bir ifade ile Kanunun emredici hükmü uyarınca kesin olan bu ikinci süre içerisinde de ara kararı yerine getirmemiştir. Davalı vekili, bu kesin sürenin dolduğu 23.12. 2007 tarihinden uzun bir zaman sonra 01.02.2008 tarihinde verdiği dilekçe ile davacının delil olarak dayandığı davalı şirketin unvanı, adresi ve telefon numaralarını da içeren antetli belgenin müvekkiliyle ilgisinin olmadığını ileri sürmüştür.
Bu tarihten sonra dinlenen davacı tanığı beyanı ile davalı şirketin taşıma işleri komisyoncusu sıfatı ile sorumlu olduğunu belirten bilirkişi raporlarına karşı davalı taraf aşamalarda beyan ve itirazda bulunmadığı gibi, temyiz dilekçesi ile de bilirkişi raporları ile tanık beyanına karşı beyan ve itirazda bulunmamıştır.
Bu durumda, davanın açıldığı sırada dava dilekçesiyle birlikte ibraz edildiği anlaşılan antetli belgeye karşı ilk cevap dilekçesinde itiraz etmeyen davalı tarafın, Mahkemece verilen ve Kanunen kesin olan ikinci süreye de uymayarak, aradan uzun bir süre geçtikten sonra 01.02.2008 tarihinde verdiği dilekçeyle davalı şirketin nakliye şirketi olduğunu belirttikten sonra, davacının delil olarak dayandığı antetli belgeye itiraz etmesinin Mahkemece dikkate alınmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ayrıca, belirtilen şekilde uzun bir zaman geçtikten sonra böyle bir savunmada bulunulması davayı uzatmaya yönelik savunma hakkının da kötüye kullanılmasını oluşturacağı kanatı, davanın uzun bir zaman sürmüş olması ve belirtilen sebeplerle;
Dairemizin Onama Kararına karşı davalı vekilinin yapmış olduğu karar düzeltme talebinin reddi gerektiği görüş ve düşüncesinde olduğumuzdan, karar düzeltme talebinin kabulü ile ilk derece Mahkemesi Kararının bozulması yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız.