11. Ceza Dairesi 2019/1984 E. , 2019/3325 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 01.03.2019 tarihli ve 2019/2180 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.03.2019 tarihli ve ...... sayılı ihbarnamesi ile;
Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan sanık ..."nun ...... sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 205/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Islahiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/03/2015 tarihli ve 2013/210 esas, 2015/274 sayılı kararının itiraz edilmeden kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediğinin ihbar olunması üzerine hakkındaki hükmün açıklanması ile ...... sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 205/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Islahiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/05/2018 tarihli ve 2018/88 esas, 2018/190 sayılı kararının "5327 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 205. maddesinde düzenlenen "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek" suçunun oluşabilmesi için belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanaklarının ortadan kaldırılması ya da belgenin tamamen yok edilmesi gerekeceği, dosya kapsamına göre de, sanığın suça konu yapı ruhsatı üzerindeki 28/04/2009 tarihinin 28/04/2008 olarak değiştirmek suretiyle tahrifat yaptığı belgeyi kullandığı anlaşılmakla birlikte, Emniyet Genel Müdürlüğü Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü"nün 14/05/2013 tarihli ve ...... numaralı raporu ile bahse konu belgenin aldatma kabiliyetini haiz olmadığı bildirilmekle, suçun unsurlarının oluşmaması karşısında, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Kanun yararına bozma, hâkim veya mahkemeler tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelenmesinden geçmeksizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi için kabul edilen olağanüstü bir kanun yoludur.
5271 sayılı CMK‘nin 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Kanun yararına bozma konusu karar veya hükmün hukuka aykırı olmakla birlikte hukuken geçerli bir karar veya hüküm olması gerekir. Henüz kesinleşmeyen kararlar aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulamaz.
Bu bilgi ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesi ile muhatabın adreste oturmasına rağmen tebliğ anında bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde işlem yapması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu‘nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 31. maddesinin 1. fıkrasının a bendindeki “Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler, o adreste bulundukları halde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları.... hallerinden biri gerçekleştiği takdirde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. (a) bendinde belirtilen halin gerçekleşmesi durumunda tebliğ memuru, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir” şeklindeki düzenlemeler gereğince; Yönetmelikte belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek, muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği tevsik edilmeden ve en yakın komşusunun bulunmama nedeni ile muhatabın adresten geçici olarak ayrıldığının ne şekilde belirlendiği hususu da tebligat parçasına yazılmadan, yokluğunda verilen ve sorgusunda bildirdiği “Aydınlık Mahallesi Göz Cd. No:39 İç Kapı No:38 Islahiye/Gaziantep“ adresinde Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu, bu itibarla talebe konu ilamın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve bu haliyle kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmakla, Islahiye 2. Asliye Ceza Mahkemesi‘nin 24.05.2018 tarihli 2018/88 Esas ve 2018/190 Karar sayılı ilamı henüz kesinleşmediğinden, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteminin CMK’nin 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 01.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.