Abaküs Yazılım
9. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/9044
Karar No: 2015/232
Karar Tarihi: 22.01.2015

Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2014/9044 Esas 2015/232 Karar Sayılı İlamı

9. Ceza Dairesi         2014/9044 E.  ,  2015/232 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Sulh Ceza Mahkemesinin
    İtirazla İlgili Hüküm : TCK"nın 292/1, 62, 53, 58. maddeleri uyarınca mahkumiyet
    Suç : Hükümlü veya tutuklunun kaçması

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ve ekindeki dava dosyası, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelenerek gereği düşünüldü:

    Sanık hakkında hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan açılan davanın yargılaması sonunda kurulan mahkumiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden bahisle Dairemizin 27.12.2012 tarih ve 2012/11512- 2012/15882 sayılı kararı ile;

    “Hükümlü ve tutuklunun kaçması suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1 ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Bergama Sulh Ceza Mahkemesinin 24.05.2012 tarihli ve 2011/932 esas, 2012/562 sayılı kararı ile ilgili olarak;
    Dosya kapsamına göre; sanığın adlî sicil kaydında yer alan İzmir 8. Çocuk Mahkemesinin 10.12.2007 tarihli ve 2007/725-514 sayılı kararına konu fiili işlediği sırada onsekiz yaşından küçük bulunması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 58/5. maddesine göre sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek ... Bakanlığının 27.11.2012 tarih ve 2012/17302/67047 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.12.2012 tarih ve 2012/299820 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 24.05.2012 tarih, 2011/932 esas ve 2012/562 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre uygulama yapılarak; hükmün 5237 sayılı TCK’nın tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin 7. fıkrasının karardan çıkartılmasına, kararın diğer kısımlarının aynen bırakılmasına, infazın buna göre yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,” karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 10.12.2014 tarihli itiraz dilekçesinde;
    “Sanık...’in, hükümlünün kaçması suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1 ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair kararının, kesinleşip kesinleşmediği ve bu bağlamda kanun yararına bozma yasa yoluna konu olup olamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
    Sanık ...’in, hükümlünün kaçması suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 292/1 ve 62. maddeleri gereğince 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, sanığın hazır bulunmadığı oturumda verilen bu kararın, sanığa tebliğ olunmadığı ancak başka suçtan hükümlü bulunan sanığın vasisine 25/07/2012 tarihinde tebliğ edildiği ve yasa yollarına başvurulmaması nedeniyle mahkemece kesinleşme işlemi yapılarak infaza verildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrası; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hakim veya mahkeme kararları, hazır bulunmayan ilgilisine tebliğ olunur.”
    Aynı Kanunun “Kanun yollarına başvurma hakkı” başlıklı 260. maddesinin 1. fıkrası; “Hakim veya mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.”,
    Gene aynı Kanunun “Yasal temsilcinin ve eşin başvurma hakkı” başlıklı 262. maddesi ise; “Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Şüphelinin veya sanığın başvurusuna ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak başvuru ve onu izleyen işlemler için de geçerlidir.” şeklinde düzenleme altına alınmışlardır.
    Bu düzenlemeler gereğince, yoklukta verilen kararın, yasa yoluna başvuru hakkı bulunan tüm ilgililere tebliğ gerektiği, sanığın eşi ya da yasal temsilcine hükmün ayrıca tebliğ gerekmemekle beraber sanık için geçerli bulunan yasal süre içeresin de bu kişilerinde yasa yoluna başvuru hakkı bulunmaktadır.
    Sanık ...’e başka bir mahkumiyet hükmünü infaz ettiğinden bahisle vasi atanmıştır. Kendi haklarını kullanma ehliyetine sahip olan sanığın, hakkındaki hapis cezasından ibaret bulunan mahkumiyet hükmünü temyiz etme hakkı bulunduğundan, bu kararın kendisine de tebliği edilmesi gerekmekte olup, vasisine yapılan tebligat sanık açısından yasa yollarına başvuru süresini başlatmaz.Yoklukta verilen kararın, kanun yoluna başvuru hakkına sahip bulunan sanığa tebliğ edilmemiş bulunması nedeniyle henüz kesinleştiğinden söz edilemez.
    Kanun yararına bozma yasa yolunan konu olan kararın kesinleşmemiş bulunduğunun tespitinden sonra kanun yararına bozma kurumuna bakıldığında,
    Öğretide, ‘olağanüstü temyiz” olarak da adlandırılan kanun yararına bozma yasa yolunun koşulları ve sonuçları 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 ve 310. maddelerinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
    Yasal düzenlemelere göre, kanun yararına bozma yasa yolu, hakim veya mahkemece verilip, istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları gidermeyi amaçlayan olağanüstü bir yasa yoludur.
    Bu yasa yoluna başvurabilmenin iki koşulu bulunmaktadır; birincisi, ceza hakimi ya da mahkemesince verilen bir karar ya da hükmün mevcut olması, diğeri de, bu karar yada hükmün temyiz ya da istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş bulunmasıdır. Kesinleşmemiş bu nedenle olağan yasa yollarına başvuru imkanı henüz ortadan kalkmamış bulunan karar ya da hükme karşı olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma yasa yoluna başvuru imkanı mevcut değildir.
    Bu itibarla, Özel Dairenin, kanun yararına bozma yasa yoluna konu olan kararın, yasa yoluna başvuru hakkı bulunan sanığa tebliğ edilmemiş bulunması nedeniyle henüz kesinleşmemiş bulunduğundan bahisle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermesi yerine yazılı şekilde istemi kabul ederek hükmün bozulmasına karar vermesinin isabetli olmadığı kanaatiyle” Dairemiz kararına karşı itirazda bulunmuştur.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, ... Sulh Ceza Mahkemesinin 24.05.2012 tarih, 2011/932 esas ve 2012/562 sayılı kararının kesinleşip kesinleşmediği ve bu bağlamda kanun yararına bozma yasa yoluna konu olup olamayacağının belirlenmesine ilişkindir.

    İtiraz, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelendiğinde;

    CMK"nın 262. maddesinde “Şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Şüphelinin veya sanığın başvurusuna ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak başvuru ve onu izleyen işlemler için de geçerlidir.” hükmü yer almaktadır. Anılan madde hükmü vasiye (yasal temsilciye) de vasisi olduğu hükümlü hakkında kanun yollarına başvurma imkanı vermektedir. Hükümlüye gerekçeli karar tebliği yapılmaksızın vasiye yapılan tebligat üzerine vasi tarafından hükümlü lehine kanun yoluna başvurulması halinde kanun yolu incelemesi yapılması mümkün iken, hükümlüye tebligat yapılmadan vasiye yapılan tebligatla yetinilerek vasinin hükmü temyiz etmediğinden bahisle hükmün kesinleştirilmesi mümkün olamayacaktır.
    Somut olayda sanık ..."in yokluğunda ... Sulh Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2012 tarihli mahkumiyet kararı, başka bir suçtan cezaevinde hükümlü bulunan sanığa tebliğ edilmeksizin vasisi ..."e 25.07.2012 tarihinde tebliğ edilmiş ve temyiz edilmediğinden bahisle kesinleştiği kabul edilen karara ilişkin olarak kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulmuş ve Dairemizin 27.12.2012 tarih ve 2012/11512- 2012/15882 sayılı kararı ile kanun yararına bozma talebi kabul edilerek “hükmün 5237 sayılı TCK"nın tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin 7. fıkrasının hükümden çıkarılmasına” karar verilmiştir.
    Gerekçeli kararı daha sonra öğrenen ve cezaevinde başka suçtan hükümlü bulunan sanık ..., Bergama Sulh Ceza Mahkemesinin 24.05.2012 tarih, 2011/932 esas ve 2012/562 sayılı kararını 02.08.2013 tarihinde temyiz etmiştir.
    Sanık ...’e başka bir mahkumiyet hükmünü infaz ettiğinden bahisle vasi atanmıştır. Kendi haklarını kullanma ehliyetine sahip olan ve yargılamada bir müdafii ile de temsil olunmayan sanığın, hakkındaki hapis cezasından ibaret bulunan mahkumiyet hükmünü temyiz etme hakkı bulunduğundan, bu kararın kendisine de tebliğ edilmesi gerekmekte olup, vasisine yapılan tebligat sanık açısından yasa yollarına başvuru süresini başlatmayacağı, yoklukta verilen kararın, kanun yoluna başvuru hakkına sahip bulunan sanığa tebliğ edilmemiş bulunması nedeniyle henüz kesinleştiğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    KARAR:
    1- Dairemizin itiraz edilen kararının kaldırılmasına,
    2- Sanığın temyizine ilişkin incelemede;
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Tekerrüre esas alınan mahkumiyete konu suçu işlediği tarihte 18 yaşından küçük olan sanık hakkında TCK"nın 58/5. maddesine göre tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
    Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, TCK"nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin 7. fıkrasının karardan çıkartılması suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi