Esas No: 2022/1095
Karar No: 2022/1246
Karar Tarihi: 22.09.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1095 Esas 2022/1246 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 20/04/2022 tarihli ara kararında, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabul edilerek, alacak miktarının %15'i oranında teminat sunulduğunda icra takibinin durdurulmasına karar verildiği ancak davalı tarafının itirazının reddedildiği belirtiliyor. Davalı vekili, istinaf aşamasında, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiş ancak yapılan inceleme sonucunda talebin reddine karar verilmiştir. Kararda, ihtiyati tedbirin tanımı ve kanun maddeleri de detaylı bir şekilde açıklanmıştır. İİK'nın 72/3, 2004 sayılı İİK'nın 72/3 ve HMK'nın 389 vd. maddelerine dikkat çekilerek, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15'inden az olmamak üzere teminat göstererek ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği bildirilmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1095
KARAR NO: 2022/1246
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/659 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında ticari iş birliği yapıldığını ancak bu iş birliği karşılıklı olarak borç ve alacaklar kapatılmak suretiyle sonlandırıldığını, davalı yanın ortak şirket hisselerinin davacı müvekkiline devri karşılığında kendisinin bu senetleri düzenletip verdiği hususunun gerçek dışı olduğunu, hisse devir tarihleriyle senetlerin düzenlenme tarihleri farklı olduğunu ve uyuşmadığını, olması gerekenin senetlerin hisselerin devri sırasında hazırlanmış ve aynı tarihli olması gerektiğini, müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun olmadığını ve karşı taraf ile senet ilişkisine hiçbir zaman girmediğini, senetler üzerindeki ne yazı ne de imzanın müvekkiline ait olmadığını, ancak davalı yan müvekkili hakkında 23/06/2021 tarihinde 50.000,00 TL tutarında 2 adet bonoya dayanarak İstanbul ... İcra Dairesi'nin ... sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, söz konusu takiple ilgili İstanbul 5. İcra Mahkemesi'nin 2021/557 esas sayılı dosyasına imzaya ve borca itiraz ettiklerini ve mahkeme ara kararına istinaden takibe konu borç tutarının %100 oranı yatırılmak suretiyle takip hakkında geçici durdurma kararı alındığını belirterek söz konusu yatırılan %100'lük teminat dikkate alınarak ihtiyati tedbir kararı verilerek icra veznesine girmiş olan ve girecek olan paranın davalıya ödenmemesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 01/12/2022 tarihli ara kararıyla; "Davacının tedbir talebinin kabulü ile; İİK'nın 72/3. maddesi uyarınca davacı vekilince mahkememiz veznesine alacak miktarı 100.000,00 TL'nin %15'i oranına tekabül eden 15.000,00 TL oranında nakdi yada kesin ve süresiz teminat mektubu sunulduğunda İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasından icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine, HMK'nın 393/1. maddesi gereğince; kararın öğrenilmesinden itibaren bir hafta içinde uygulanması talep edilmediği taktirde ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden mürtefi (kalkmış) sayılacağına" karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin 20/04/2022 tarihli ara kararıyla; "Davalı vekili itirazında İİK 72/3 maddesinin yasal şartlarının oluşmadığını, teminatın yeterli olmadığını belirtmiş ise de, mahkememizin ara kararını değiştirecek herhangi bir yeni delil bulunmadığı, kaldı ki tedbiren takibin durdurulmasını kanunen mümkün olmadığı, davalının zarara uğradığının anlaşılamadığı görülmekle itirazın reddine" karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacının haksız ve müvekkilinin alacağına ulaşmasını engelleme amacıyla ikame edilen davada tedbir taleplerinde hukuki menfaatlerinin söz konusu olmadığını, davacının amacının müvekkilinin haklı alacağına zamanında ulaşmasını engellemek olduğunu, -Davacının uzun yıllardır borcunu ödemeyerek müvekkili şirketi ve şirket ortaklarını büyük bir zarara uğrattığını, tedbir kararı sebebiyle yargılamanın uzun sürecek olması ve istinaf ve temyiz safahatları da dikkate alındığında şirketin bu alacağına kavuşmasının uzun yıllar alacağını, -2004 Sayılı İİK'nın 72/3. maddesine göre sadece %15 teminatı yeterli olmadığını, bununla birlikte borçlu açısından gecikmeden doğan zararları karşılamak şartının da bulunduğunu, icra dosyasına yatırılan teminatın, teminat tarihinden sonra hesaplanan faiz alacaklarını karşılamadığını, -6100 Sayılı HMK'nın 390/3. maddesine göre tedbir talep eden davacının davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispatını yapamadığını, davacı tarafından haklılığına ilişkin herhangi bir delil sunulmamış olması sebepleriyle 01.12.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazlarının reddine ilişkin 20.04.2022 tarihli ara kararının kaldırılarak davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır ...72. maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. (Değişik: 9/11/1988 - 3494/6 md.) 2004 Sayılı İİK.'nın 72/3. maddesi ile ilgili düzenlemenin gerekçesi "...Borçlu, takip konusu olan alacağın haddizatında mevcut olmadığı hakkında her zaman yani takibin her safhasında menfi tespit davası açabilecektir. Menfi tespit davası başlı başına takibin seyrine tesir etmez. Yalnız bunun zımmında borçlu alacaklıya paranın, ancak teminat mukabilinde ödenmesi hususunda, ihtiyati tedbir alabileceği gibi, alacaklı böyle bir teminat göstermeyeceğini beyan ederse, alacaklının hakkını almış bulunmaktan doğan zararlarını temin etmek şartı ile borçlu paranın alacaklıya icra dairesinde ödenmemesi hususunda tedbir kararı almaya yetkili kılınmıştır. Alacaklının, maruz kalacağı tedbirlerin kendisine verebileceği zararlar bu babta tedbir isteyen borçlu tarafından gösterilecek teminatla karşılanmış olacağından bu tanzim tarzı karşılıklı menfaatleri telif etmiş olacaktır..." şeklinde belirtilmiştir. Bu maddede yer alan düzenleme 6100 Sayılı HMK'nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir ile ilgili düzenlemeye benzeyen ancak kendine özgü özellikleri de olan ve borçluya tanınan bir hak olduğu, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği anlaşılmıştır. Belirtilen bu yasal düzenlemeler ışığında, takip konusu bonoya yönelik olarak yasa maddelerinde belirtilen tutarların yatırıldığı, mahkemece verilen tedbir kararının yargılama sonucunda haklı çıkması durumunda davalının mağduriyetini engelleyici teminatın da alındığı, ihtiyati tedbir kararı verilirken teminat alınıp alınmayacağı hususunda takdirin mahkemeye ait bulunmasına, bu doğrultuda 6100 Sayılı HMK'nın 389. ve 2004 Sayılı İİK'nın 72. maddeleri kapsamında dosyadaki mevcut delil durumuna göre, ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 20/04/2022 tarih ve 2021/659 E. Sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022