23. Hukuk Dairesi 2019/756 E. , 2020/896 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dışı işçi tarafından müvekkilin aleyhine açılan iş davası sonucunda verilen kararın icraya konulması üzerine müvekkilinin icra dosyasına ödeme de bulunduğunu, personelle ilgili sourmlulukların davalılara ait olduğunu ileri sürerek, icra dosyasına yapılan 8.724,22 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia,savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ; ihbar tazminatı ve yıllık izin ücret alacağından son işverenin sorumlu olduğunu, diğer alacaklılar yönünden ise işçinin davalılar yanında çalıştığı dönemler kadarıyla sorumlu olduğunu ancak taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinde rücuya ilişkin hükümlere rastlanılmadığından yarı yarıya sorumluklarına ilişkin esasların uygulanması gerektiği, ayrıca davalı ..., ... firmasında dava dışı işçinin çalışmadığı anlaşıldığı gerekçesiyle, davalı ... İnş. Güvenlik Tem. Turizm Ltd. Şti, ...İnşaat Özel Güvenlik Sistemleri Ticaret Ve Sanayi Ltd.Şti., ....Tic.Ltd.Şti."ne karşı açılan davanın reddine , diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile ,sözleşmede rücuya ilişkin hüküm bulunmadığından bahisle hesaplanan tutarlardan işçiyi çalıştırmış olan davalıların davacı ile yarı yarıya sorumlu olduğundan bahisle kurulan hüküm hatalı görülmüş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.