9. Ceza Dairesi 2014/8237 E. , 2015/228 K.
"İçtihat Metni"İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Sulh Ceza Mahkemesinin
İtirazla İlgili Hüküm : TCK"nın 289/1, 289/1-son, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Suç : Muhafaza görevini kötüye kullanma
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ve ekindeki dava dosyası, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında “muhafaza görevini kötüye kullanma” suçundan açılan davanın yargılaması sonunda kurulan mahkumiyet hükmü sanık tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 17.09.2014 tarih ve 2014/5370- 2014/9250 sayılı kararı ile “Onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 17.11.2014 tarihli itiraz dilekçesinde;
“İtirazlarımız, özel dairenin sanık hakkında onanan hükmünün kaldırılarak hükmün önce bozulmasına daha sonra da yine düzeltilerek onanması istemine yöneliktir.
Sanık hakkında, yerel mahkeme tarafından muhafaza görevinin kötüye kullanılması suçundan sonuç olarak 900 TL adli para cezası verilmiştir.
5237 sayılı TCK"nın 50/5. maddesi "Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir." 50/6. maddesi ise "Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis
cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz."hükmünü içermekte olup, TCK"nın 50/6. maddesi içerisindeki fıkrada yer alan "yaptırımın" ibaresi, 26.02.2008 kabul tarihli, 01.03.2008 tarih ve 26803 sayılı R.G.de yayımlanan 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile "tedbir şeklinde değiştirilmiştir.
Bu halde Hükümden önce 01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK"nın 50/6 madde ve fıkrasında yer alan "yaptırım" ibaresinin "tedbir" olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması ve 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı yasanın 81. maddesi ile değişik 106/3. maddesi uyarınca adli para cezalarının ödenmemesi halinde kamuya yararlı bir işte çalışma kararı verileceği de gözetilerek, hükümde infazda yetkisini kısıtlayacak şekilde hapisten çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde 5237 sayılı TCK"nın 50/6. maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceğinin sanığa ihtar edilmesine karar verilmesi yasaya aykırı olmuştur.
Bu nedenlerle, hapisten çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde 5237 sayılı TCK"nın 50/6. maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceğinin sanığa ihtar edilmesine karar verilmesi yasaya aykırı olmuştur” düşüncesi ile Dairemiz onama kararına karşı itirazda bulunmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 50/6. maddesinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
İtiraz, 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkralar kapsamında bir bütün olarak incelendiğinde;
TCK"nın 50/5. maddesi “uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir” hükmünü içermektedir.
TCK’nın 50/6. maddesinin 01.03.2008 tarihli 5739 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önceki hali “Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.” şeklinde iken, değişiklik ile madde metninde yer alan “yaptırımın” ibaresi “tedbirin” olarak değiştirilmiştir.
Ayrıca 5739 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinin 4. ve 9. fıkraları yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, gün karşılığı hükmedilen adli para cezası ile hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilme adli para cezaları arasındaki farklılıklar giderilmiş olduğundan, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilme adli para cezaları tedbir kapsamında bulunmadığından haklarında 5237 sayılı TCK"nın 50/6. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:
1- Sanık hakkında Dairemizin itiraz edilen “onama” kararının kaldırılmasına,
2- Sanığın temyizine ilişkin incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
01.03.2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile TCK’nın 50/6. maddesinde yer alan “yaptırımın” ibaresinin “tedbirin” olarak değiştirildiği, yine aynı Kanunla 5275 sayılı Kanunun 106/10. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılması,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK"nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 4.fıkrasından sonra gelen "-Hüküm kesinleştikten sonra C.Savcılığınca yapılacak tebligata rağmen 30 gün içinde seçenek yaptırım gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp devam edilmemesi halinde hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceğinin sanığa ihtarına" ilişkin bölümün karardan çıkartılması suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.