Esas No: 2017/1640
Karar No: 2021/6414
Karar Tarihi: 10.11.2021
Danıştay 4. Daire 2017/1640 Esas 2021/6414 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/1640
Karar No : 2021/6414
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Ofis Otomasyon Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen, … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda, ödeme emri dayanağı vergi ceza ihbarnamelerinin, Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesindeki tebliğe dair hükümlerine göre adreste bulunamazsa idareye iadesi ve ilanen tebliği gerekirken 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre kapıya yapıştırılarak yapılan tebliğinin usulsüz olduğu, usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen cezalı vergi alacağının kesinleşerek ödenmesi gereken safhaya geldiğinden bahsedilemeyeceğinden, amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek ödeme emrinin iptaline ilişkin kararın bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının, idari işlem hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacağı; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği; 14. maddesinin 6. fıkrasında da, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 636/1. maddesinde, Limited şirketin hangi hallerde sona ereceği sıralanmış olup, buna göre; a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi. b) Genel kurul kararı c) İflasın açılması, d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâlleri. (2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.'' hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 637. maddesinde de, sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdürün, birden fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdürün bunu ticaret siciline tescil ve ilan ettireceği; Geçici 7. maddesinde ise, maddede belirtilen hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı, bu doğrultuda kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilinde kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirket ve kooperatiflerin unvanının ticaret sicilinden re'sen silineceği belirtilmiştir.
Anılan kanun hükümleri uyarınca; şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona ereceğinden, bu tarihten sonra şirketin borçlu kılınması ve adına tarh ve ceza kesme işlemi tesis edilmesi veya ödeme emri düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi tüzel kişiliği sona eren şirketin, medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti son bulacağından, yargı mercileri nezdinde dava açması ve takip etmesi dolayısıyla temsil edilebilmesi de mümkün değildir.
Dava dosyası ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarının incelenmesinden; yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içinde bildirimde bulunmadığı tespit edilen davacı şirketin ticaret sicilindeki kaydının, 31/07/2013 tarihinde re'sen silindiğinin 12/08/2013 tarih ve 753 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği, 19/07/2016 tarihinde davacıya tebliğ edilen ödeme emri üzerine bakılan davanın ise 06/09/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davanın açıldığı tarihten önce ticaret sicilindeki kaydı silinerek tüzel kişiliği, diğer bir deyişle hukuk alemindeki varlığı sona eren, dolayısıyla taraf olma ehliyeti ve yargı mercileri önünde temsil edilme olanağı da bulunmayan şirket tarafından açılan davanın, ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinden Vergi Mahkemesi kararının kaldırılması isteminin reddine dair kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 10/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinde mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
Öte yandan Türk Medeni Kanunu'nda, başlıbaşına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal topluluklarının kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanacakları; tüzel kişilerin, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehil olacakları; kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanacakları hükme bağlanmıştır.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticaret şirketleri ticaret siciline tescil ve ilan ile tüzel kişilik kazanmakta, ana sözleşmelerinde yazılı işletme konularında haklara ve borçlara sahip olmakta, organları tarafından temsil edilmekte, şirketin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bu durumun ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesiyle tüzel kişilikleri de sona ermektedir.
Bu düzenlemelere göre, sermaye şirketinin borçlu kılınabilmesi tüzel kişiliğini kaybetmemiş olmasına bağlıdır. Tasfiyesi tamamlanarak bu husus ticaret siciline tescil edilmekle tüzel kişiliği sona eren şirketin haklara sahip olması ve borçlu kılınması mümkün bulunmadığından, esasen adına tarhiyat yapılmasının hiç bir hukuksal sonuç doğurmayacağı gibi kanuni organları aracılığıyla temsil edilebilen şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesi, organların bu sıfatının da sona ermesine yol açacağından, yargı yerlerinde temsil edilmesi de olanaksızlaşır.
Dava dosyası mündericatından; davacı şirketin, TTK'nu açısından yerine getirilmesi gereken yasal yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle mükellefiyet kaydının resen terkini suretiyle şirket tüzel kişiliğinin sona erdirildiği ve bu durumun 16/07/2015 tarih ve 8613 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; hiçbir hukuksal sonuç doğurmayan işlemlerin idari davalara konu edilmesi olanaksızdır. İdari davaya konu edilemeyecek bir işlemin hukuka uygunluğu da incelenemeyeceğinden, dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatlara karşı açılan iş bu davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, işin esasına yönelik verilen davanın kabulü yönündeki temyize konu Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığından yazılı gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına gerekçe oluşturuluş yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.