Esas No: 2017/3183
Karar No: 2021/6472
Karar Tarihi: 10.11.2021
Danıştay 4. Daire 2017/3183 Esas 2021/6472 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/3183
Karar No : 2021/6472
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Yönetim kurulu üyeliğini yürüttüğü … Hizmetleri Anonim Şirketi'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; vergisel yükümlülükler bakımından temsil ve ilzama yetki verilmediği açık olan davacının, sadece şirket yönetim kurulunda 3. Derecede imza yetkisi olduğundan hareketle şirkette görev aldığı dönemler dahi dikkate alınmaksızın şirketten tahsil olanağı bulunmayan vergi borçlarının tahsili için davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının 25/04/2011 tarih ve 511 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yönetim kurulu üyesi olarak yer aldığı, şirketin 3. derece imzaya yetkilisi olarak seçilmesine karar verildiği, 3.derece imza yetkilisi olarak vergi dairelerine verilecek her türlü beyannamenin verilmesinden ve borçların ödenmesine ilişkin talimat verilmesinden sorumlu tutulacağının karar altına alındığı, dava konusu kamu alacaklarının döneminin yönetim kurulu üyesinin temsilcilik yaptığı dönemi kapsadığı , dava konusu borçlar için tüzel kişiliğin kendisinden tüm kanun yollarının tüketilmediğini, doğrudan davacının sorumluluğuna gittiğini, şirketin nakit parasının bulunduğunu ve özel hastane açma ve işletme ruhsatının paraya çevrilebileceğini iddia ettiği, davacıya düzenlenen ödeme emirlerinin kanuna ve hukuka aykırılık taşımadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Kanuni Temsilcilerin Ödevi" başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; 62. maddesinde ise borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanun'un "Kanundaki terimler" başlıklı 3. maddesinde, "tahsil edilemeyen amme alacağı" teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; "tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı" teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
25 Nisan 2011 tarih ve 7801 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 511, sayfasında, … tarihli ve … numaralı Yönetim Kurulu Kararı uyarınca çıkarılan imza sirkülerine göre, 3. Derece imza yetkilisi olarak davacının isminin yer aldığı, 25 Nisan 2011 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 512 sayfasında ise, 50.000 TL'ye kadar olan işlemlerde biri 2. Derece diğeri de 3. Derece imza yetkililerinden olmak üzere ikisinin müşterek imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu, 10.000 TL'ye kadar olan işlemlerde ise 3. Derece imza yetkililerinin müştereken atacakları imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Davacının 3. Derece imza yetkilisi olduğu ve şirketi temsill ve ilzama yetkili olduğunun görüldüğü, ancak dava dosyasının incelenmesinden, davacı adına 09/02/2016 tarihinde düzenlenen ödeme emrinden sonra 16/02/2016 tarihinde asıl borçlu şirketin davalı idareye olan 20.399.408,62 TL tutarındaki vergi borçlarından dolayı, … ruhsat nolu özel hastane açılış ruhsatı ile … tarih … sayılı özel hastane faaliyet izin belgelerine haciz konulduğu ve bu ruhsat ile faaliyet izin belgesinin paraya çevrilebilir bir değer olduğu dikkate alındığında, asıl borçlu şirket hakkında malvarlığı araştırmasının yeterince yapılmadığı, amme alacağının asıl amme borçlusundan tamamen veya kısmen tahsilinin mümkün olup olmadığı yönünden tam olarak incelenmediği görüldüğünden, bu yönden değerlendirilme yapılmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 10/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.