22. Hukuk Dairesi 2017/22879 E. , 2019/13198 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi (Müstemir Yetkili)
DAVA TÜRÜ : ALACAK
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 305. maddesine göre, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Tavzihle hükümdeki müphem veya muğlak yönlerin düzeltilmesi sağlanabilirse de hüküm fıkrasının değiştirilmesi veya hükme yeni bir fıkra eklenmesi mümkün değildir. Hükmü tavzih yolu ile değiştiren mahkeme kararı, 6100 sayılı Kanun"un 305/2. maddesine açıkça aykırılık oluşturduğundan yerinde olmayan tavzih kararının davalı temyizi dikkate alınarak bozularak ortadan kaldırılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi...tarafından düzenlenen rapor dinlendi ve dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini fazla çalışmalarının, ulusal bayram genel tatil günleri , hafta tatil günleri çalışmalarının karşılığının ödenmemesi sebebi ile haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı iddia ve taleplerinin gerçek olmadığını, istfa ederek işten ayrıldığını, fazla çalışma yapılmadığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesindeki “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili dava dilekçesinde 2000 TL ulusal bayram genel tatil ücret alacağının tahsilini istemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ulusal bayram genel tatil ücret alacağı yüzde 30 indirimli olarak 1214.99 Tl olarak hesaplanmıştır. Davacı vekili tarafından 27.10.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 1214.99 TL olarak ıslah edilmiştir. Mahkemece ulusal bayram genel tatil ücret alacağının 2000 TL sinin dava ve 10.014.99 TL sinin ıslah tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmiştir. Davacı talebi aşılarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü, işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının davalı işyerinde 03/08/2007 - 30/11/2013 tarihleri arasında toplam 6 yıl, 3 ay, 27 gün çalıştığı sabittir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hiç yıllık izin kullanmadığının kabulüyle 90 gün üzerinden yapılan hesaplama mahkemece kabul edilmiştir. Davacının 6 yıl boyunca izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 31. mad. uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının 6 yıl boyunca izin kullanıp kullanmadığı hususu açıklattırılarak davacı beyanı ile birlikte tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı defi"nin dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut olayda, dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre kısmi dava olarak açılmıştır. Davacı 27.10.2015 tarihinde bilirkişi raporu doğrultusunda davasını ıslah etmiştir. Islah dilekçesi davalı vekiline 10.11.2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve ıslaha karşı davalı tarafından 17.11.2015 havale tarihli dilekçe ile süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Mahkemece, davacının hak kazandığı işçilik alacaklarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı defi değerlendirilerek belirlenen ek rapor yerine ilk rapordaki miktarlar esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan kısa karar ile gerekçeli kararda ulusal bayram genel tatil ücret alacağına ilişkin miktarların farklı yazılması hatalı olmuştur.
Anılan sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.