9. Ceza Dairesi 2014/8578 E. , 2015/194 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, silahlı terör örgütünün propagandasını yapma, görevi yaptırmamak için direnme, 2911 sayılı Kanuna muhalefet
Hüküm : 1- TCK’nın 314/3, 220/6. maddeleri delaletiyle 314/2, 53/1-2-3, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- TCK’nın 265/1-3, 53/1-2-3, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet 3- 3713 sayılı Kanunun 7/2, TCK’nın 53/1-2-3, 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet 4-2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK’nın 53/1-2-3, 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet 5-2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK’nın 53/1-2-3, 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Silahlı terör örgütünün propagandasını yapma ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede;
3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin 2. fıkrasına 6459 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, örgüt propagandası ile oluşacak tehlikeyi somutlaştırmak amacıyla getirilen unsurun aynı fıkranın (a) bendinde düzenlenen suç için öngörülmediği belirlenerek yapılan incelemede;
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına
uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre kurulan hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince;
a- Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme yönünden;
Sanığın örgüt adına işlediği görevi yaptırmamak için direnme ile 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine muhalefet suçlarının hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Anayasanın 38, 138/1. maddeleri, 6352 sayılı Kanunun amaç, kapsam ve gerekçesi, TCK"nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle, 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer, konusunun önem ve değeri, meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı sanıkların kasta dayalı kusuru, güttüğü amaç ve saik ile sübutu kabul edilen silahlı terör örgütünün propagandasına dönüşen yasadışı gösterilere katılarak propaganda, 2911 sayılı Kanuna aykırılık ve taş atmak suretiyle direnmekten ibaret eylemlerinin niteliği de göz önünde bulundurularak; tayin olunan cezadan TCK"nın 220. maddesinin 6. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan düzenleme uyarınca hukuka, vicdana uygun olan ve maddede gösterilen indirim oranı ile uyumlu, makul ve makbul bir indirim yapılması gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen ve eylemlerin niteliğinin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b- 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükümlere gelince;
Kanun koyucunun "sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmıştır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine "yöntem" ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen "yöntem" ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine;
bir eylemin bu kapsamında kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen "düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri" ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger-Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.09.2014 tarih, 96-375 ile 147-36 sayılı ve 11.07.2014 tarih, 386-353 sayılı kararlarında ve Dairemizin istikrar kazanmış kararlarında da görüleceği üzere, sanığı 2911 sayılı Kanunun 32/1, 33/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin "düşünce ve kanaat açıklama yöntemi" olduğu değerlendirildiğinden, sanığa yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hükümden önce 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davalara ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.