8. Ceza Dairesi 2019/8912 E. , 2019/12654 K.
"İçtihat Metni" Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan suça sürüklenen çocuk Muttalip Çiftçi hakkında yapılan soruşturma neticesinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15.11.2018 tarihli ve 2017/58889 soruşturma, 2018/48909 esas, 2018/2929 sayılı iddianamenin iadesine dair İstanbul Anadolu 3. Çocuk Mahkemesinin 23.11.2018 tarihli ve 2018/607 iddianame değerlendirme sayılı kararma yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2018 tarihli ve 2018/1301 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.’’"’ hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının görevli ve yetkili mahkemeye hitaben dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği,
Somut olayda, yetkili mahkemenin belirlenemediği ve iddianamenin görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenleceğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, soruşturma evresinde oluşan yetki uyuşmazlığını müteakip İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.11.2016 tarihli ve 2016/1074 değişik iş sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 161/7 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının kesin olarak yetkili olarak belirlendiği, bu kapsamda iddianamenin iadesine esas teşkil eden hususun yargılama aşamasında mahkeme tarafından değerlendirilebileceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 23.01.2019 gün ve 2018-17432 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.03.2019 gün ve KYB/2019-18302 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
CMK.nın 160. maddesinin 1. fıkrasında ‘‘Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."; 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlemini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Keza aynı Kanunun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceği düzenlenmiştir.
Bu açıklamar ışığında, somut olayda; mahkemece, evrakın büyük bir kısmının fotokopi olması, atılı şuçta yetkili mahkemenin menfaatin temin edildiği yer mahkemesi olması ve suça konu ürünlerin kime, hangi tarihte ve nerede teslim edildiğine dair belge bulunmadığından yetkili mahkemenin belirlenemediği ve iddianamenin görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenleceğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de; soruşturma evresinde oluşan yetki uyuşmazlığını müteakip İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.11.2016 tarihli ve 2016/1074 değişik iş sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 161/7 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının kesin olarak yetkili olarak belirlendiği, iddianamenin iadesine esas teşkil eden hususun yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından değerlendirilmesi mümkün olduğundan mercii tarafından itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07.12.2018 tarihli ve 2018/1301 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.