Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/505
Karar No: 2019/5854
Karar Tarihi: 26.09.2019

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/505 Esas 2019/5854 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/505 E.  ,  2019/5854 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 18/09/2017 tarih ve 2013/36-2017/723 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 24/09/2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı ...Ş. vekili Av. ... ve davacı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinden yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile para tahsil edildiğini, müvekkiline yatırdığı para karşılığı verilen makbuzların daha sonra geri alınarak yerine “Ortaklık Durum Belgesi” ibareli belge verildiğini, bir süre sonra da müvekkiline bu paranın geri ödenmesinin mümkün olmadığının bildirildiğini, davalıların Bankacılık Kanununa aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK"na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiklerini, davalı ... ve dava dışı diğer yöneticilerin cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak suçundan yargılandıklarını, şirket defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalı şirketle ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 198.755 DM karşılığı 163.800 TL"nin temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekilleri, davacının Kombassan İnşaat Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş. ile Kombassan Holding A.Ş."nin ortağı olduğunu, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; Kombassan Grubu bazı şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla “Ortaklık Durum Belgesi”, “Hisse Senedi” gibi sair belgeler karşılığında istenildiğinde derhal ve işlemiş kâr payı ile birlikte iade edileceği taahhüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının anlaşıldığı, davalı şirket yöneticisinin de davacının ödediği miktardan sorumlu bulunduğu, davalı Kombassan İnşaat Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş."nin unvan değişikliği sonrası Kombassan Holding A.Ş."ye devredilmek suretiyle birleştirilmesine karar verildiği, Kombassan Holding A.Ş."nin unvanın da Bera Holding A.Ş. olarak değiştirildiği gerekçesiyle, davacının, davalı şirketin ortağı olunmadığının tespitine, alacak davasının kısmen kabulü ile 128.601,00 TL"nin dava tarihi olan 10/10/2006 tarihinden itibaren yıllık %25 ve değişen oranlarda hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve davalı ...Ş. vekili temyiz etmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ...Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalıların yüksek kâr payı verileceği ve yatırılan paraların istendiği zaman iade edileceği vaatleriyle para topladığını, bu şekilde müvekkilinin dolandırıldığını ve davacıdan 198.755 DM alındığını, 26/02/2000 tarihli “ortaklık durum belgesi” adlı belge verildiğini ileri sürerek geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespitini ve 198.755 DM karşılığı 163.800 TL"nin temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece, bozma ilamına uyularak yazılı şekilde, davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine ve davalı şirketlerin SPK’ya bildirdikleri bedel üzerinden sunulan ortaklık durum belgelerinin nakit hanesinde gösterilen bedeller düşülerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı şirketlerin birleşmesi ve kayda alınması amacıyla SPK’ya kendilerinin verdikleri 09/02/2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazıların ekine ortak olunan şirkete verilen sermaye katılım bedelleri ile kişiler arasındaki hisse değişimine ilişkin ödeme ve tahsilatlara dair bir takım listeler eklenmiş ve daha sonra davalı şirketler, hissedarlar arası hisse devri sırasında devreden hissedarın tahsil ettiği miktarların telefon, mektup ve sair yöntemlerle yapılan araştırma sonucu tespit edildiğini, tahsil edilen paranın şirket kasasına girmediğini savunmuşlardır. Bu durumda, mahkemece, davacının davalı şirketin ortağı olmadığı ve davalıların eyleminin haksız fiil olduğu tespit edildiğine göre, davacı tarafça davaya dayanak olarak gösterilen 26/02/2000 tarihli “ortaklık durum belgesinde” yazan miktar gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davalılar tarafından SPK’ya sunulan ve içeriği davalılar tarafından dahi kabul edilmeyen SPK kayıtlarında yer alan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
    Ayrıca mahkemece, ortaklık durum belgelerinin (N) sembolü/harfiyle veya (NAKİT) kelimesi ile sembolize edilmiş nakit hanesinde davacının bir kısım hisse senetlerinin şirkete iadesi karşılığı DM cinsinden nakit para aldığının yazılı olduğu, belirtilen nakit alınan bu DM miktarının davacının alacağından düşülmesi gerektiği kabul edilerek, hem davacı tarafından dayanılan 26/02/2000 tarihli ortaklık durum belgesindeki nakit hanesinde yer alan 1.534 DM, hem de davalı şirket vekilince ibraz edilen ortalık durum belgesindeki nakit hanesinde yer alan 19.543 DM alacak miktarından düşülmüştür. Davacı vekilince davaya dayanak gösterilen ortaklık durum belgesinde nakit hanesinden sonra “KLN HS” ve “KLN DM” şeklinde gösterilen kalan hisse miktarlarının ve kalan bedellerin yazılı olduğu kısımlar yer almakta olup, davada bu ortaklık durum belgesindeki KLN DM hanesinde yazılı olan 198.755 DM talep edilmektedir. Mahkemece gerekçeli kararda dahi dava dilekçesinde davalı tarafta kalan 198.755 DM (91.000 Euro) karşılığının talep edildiği kabul edilmekle birlikte nakit hanesindeki bedelin alacak miktarından düşülmesi doğru olmamıştır. Bununla birlikte, mahkemece, davalı şirket vekilince ibraz edilen ortalık durum belgesindeki nakit hanesinde yer alan 19.543 DM alacak miktarından düşülmüşse de söz konusu bu belgede 01/01/1999 tarihindeki son ortaklık durumunun gösterildiği belirtilmiş olup, davaya dayanak yapılan ortaklık durum belgesinden önceki döneme ilişkin bu belgenin dava konusu ile bağlantısı anlaşılamamaktadır. Bu suretle davacı vekilince açıkça da itiraz edildiği halde dava konusuyla bağlantısı açıklanmaksızın davacı tarafın sunulan bu ikinci ortaklık durum belgesini kabul edip benimsediğinin kabulü ile davacı tarafın alacağından adı geçen belgenin nakit hanesindeki bedelin düşülmesi de doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davacı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı ...Ş."den alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6.622,68 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ...Ş."den alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    - KARŞIOY -

    6100 sayılı HMK 323 maddesinde "celse, karar ve ilam harçları, dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri, dosya ve sair evrak giderleri, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretleri vs." yargılama giderleri kapsamında sayılmış,
    Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri başlıklı HMK 331/2 maddesinde "Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra başka bir mahkemede davaya devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği" öngörülmüş,
    1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. Maddesine istinaden çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1 maddesinde de görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunacağı, şu kadar ki davanın görüleceği mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücretinin ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemeyeceği" düzenlenmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta;
    Bakırköy Asliye 4. Ticaret Mahkemesinin 12.06.2012 gün ve 2012/16 - 365 sayılı kararı ile mahkemenin yetkisizliğine Konya Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiştir.
    Yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya devam edilen Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.09.2017 gün ve 2013/36 esas, 2017/723 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmekle birlikte yetkisizlik kararı nedeniyle davalı şirket yararına yargılama giderlerine hükmedilmemiş olup bu durum HMK 331/2 maddesine açıkça aykırıdır.
    Söz konusu hüküm, mülga 1086 sayılı HUMK"da yer almayan 6100 sayılı HMK"nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır.
    Mülga 1086 sayılı Yasa"nın yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Büyük Genel Kurulu"nun 25.04.1945 gün 1943/21 E, 1945/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında "Yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine diar olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınmasının gerekli olduğu" belirtildiğinden uygulamada görevsiz veya yetkisiz mahkemece harca, yargılama giderlerine ve vekille temsil edildiği takdirde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal zorunluluk olduğu kabul edilmekteydi.
    6100 sayılı HMK 331/2 maddesi ile yargılamanın tekliği esası benimsenerek, davanın açılışından itibaren geçirilen aşamalarda esas hakkında hüküm veren mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmesi esası benimsenmiş olup, farklı mahkemelerce yargılama giderlerine hükmedilmek suretiyle karışıklığa ve infazda tereddütlere engel olunmak istenmiştir.
    Yoksa HMK 331/1 maddesi, yetkisizlik ve görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde yetkisizlik ve görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği gibi bir anlam taşımamaktadır.
    Aksine madde, başlığında da ifade edildiği gibi esastan sonuçlanmayan davadaki yargılama giderlerini düzenlemiş olup görevsizlik ve yetkisizlik kararı nedeniyle, davanın devam edildiği, diğer mahkeme esasa ilişkin verdiği kararı ile yetkisizlik kararı nedeniyle davalı lehine de ayrıca yargılama giderlerine hükmetmelidir.
    Diğer taraftan, yetkisizlik ve görevsizlik kararı üzerine talep edilmemesi nedeniyle dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmemesi halinde yargılama giderleri hüküm altına alınırken, aynı dosyanın bir dilekçeyle mahkemeye gönderilmesi halinde yargı giderine hükmedilmemesi HMK 331/2 maddesini kendi içerisinde çelişik hale getirecek ve eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır.
    Keza, çoğunluk görüşünün kabulü, açık bir yasal düzenleme bulunmamasına rağmen Avukatlık Kanununa istinaden çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili hükmünü de işlevsiz bırakacaktır.
    Sonuç olarak, kanun koyucu HMK 331/2 maddesi vaz"ederken25.04.1945 gün 1943/21 E, 1945/9 K. Sayılı İ.B.K ile belirlenen görevsizlik ve yetkisizlik kararı üzerine davalı taraf yararına hükmolunan yargılama giderlerine ilişkin hükmü kaldırmamış olup ancak hangi mahkemece hüküm altına alınacağını düzenlemiştir.
    Bu itibarla, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz istemininde kabulü ile yetkisizlik kararı nedeniyle davalı şirket lehine yargılama giderlerine de hükmedilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde temyiz isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız. (Yargıtay 2. HD 04/06/2018 gün 2016/19662 Esas, 2018/7250 Karar, 17.HD 27/06/2018 gün 2015/15290 Esas, 2018/6488 Karar, 3. HD 30/11/2017 gün 2016/6015 Esas, 2017/16844 Karar sayı vd. kararları)





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi