23. Ceza Dairesi Esas No: 2016/6866 Karar No: 2016/8866 Karar Tarihi: 17.10.2016
Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/6866 Esas 2016/8866 Karar Sayılı İlamı
23. Ceza Dairesi 2016/6866 E. , 2016/8866 K.
"İçtihat Metni"
Güveni kötüye kullanma suçundan sanık ...’nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 155/1, 62/1, 50/1-a ve 52/1-2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası ve 3.000,00 Türk lirası adlî para cezalan ile cezalandırılmasına dair Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 16/06/2009 tarihli ve 2008/112 esas, 2009/532 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 30.12.2015 gün ve 27363/87629 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.01.2016 gün ve 2016/9241 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu. Kanun yararına bozma isteminde; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/06/2007 tarihli ve 2007/10-108 esas, 2007/152 sayılı kararında da belirtildiği üzere, yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği, yine 5237 sayılı Kanun’un 3. maddesin 1. fıkrasında ise, “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine” hükmolunacağının belirtildiği, somut olayda mahkemece temel cezanın tespiti sırasında hapis cezası takdiren alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, para cezası tayin edilirken 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 61. maddesine aykırı olacak şekilde alt sınırdan niçin uzaklaşıldığına dair hiçbir gerekçe gösterilmeden ve hüküm kısmında teşdiden uygulama yapıldığı da belirtilmeden, anılan Kanun’un 52/1. maddesinde gösterilen 5 tam gün sayısının üzerinde 30 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayin olunmasında isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14/04/2015 tarihli, 2013/12-529 Esas ve 2015/106 Karar; 05/05/2015 tarihli, 2014/4-709 Esas ve 2015/139 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, kanun yararına bozma yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerektiği, hüküm ve kararlarda hiç gerekçe gösterilmemesi nedenine bağlı olarak kanun yararına bozma kanun yoluna başvurulabilecekken, delillerin takdir ve tercihinde hataya düşüldüğünden bahisle takdire müteallik konularda bu yola başvurulması, sözü edilen olağanüstü kanun yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmayacağı, mahkemenin takdirine bağlı istekler ile uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmakla; Mersin (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 16/06/2009 2008/112 esas, 2009/532 sayılı kararına yönelik Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 17/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.