11. Hukuk Dairesi 2018/4256 E. , 2019/5844 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 19/03/2018 tarih ve 2017/1170-2018/354 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada yatırım hesabı açarak 200.000.- TL tutarındaki parasını yatırdığını, herhangi bir yazılı ya da sözlü talimat olmaksızın bankanın hesaptaki parayı hisse alım-satımında kullandığını, müvekkilinin hesabının 40.000.- TL"ye kadar indiğini, ayrıca bankanın parayı yanlış yatırım kanallarında değerlendirmesi sonucu müvekkilinin başka yatırım yolları ile elde edeceği gelirden de mahrum kaldığını ileri sürerek hisse alım satımında kullanılan 160.000.- TL"nin hisse alım satım tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile ve mahrum kalınan gelirin karşılığı olarak da şimdilik 10.000.- TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kendi parasını kendisinin yönlendirdiğini, banka personeline şifahi talimatlar vererek hisse alım satımı yaptığını, kayıplardan hesap ekstereleri ile haberdar olduğunu, sonucu beğenmeyince kötüniyetle bu davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 30 Eylül 2011 tarihine kadar banka tarafından yapılan hisse alım satım hareketlerinin ekstrelerle davacıya bildirildiği, davacının bu işlemlere karşı çıkmadığı, ancak bundan sonraki döneme ilişkin hisse alım satımlarında davalı bankanın taraflar arasındaki sözleşmeye ve ilgili mevzuata uygun davranmadığı, bankanın eylül ayından sonraki hisse alım satımlarından sorumluluğunun bulunduğu, bankanın kusur oranının %80 olarak belirlendiği, davacının Eylül 2011 tarihinden sonraki alım satım hareketleri nedeni ile 57.265,90 TL zarara uğradığı, bu miktarın %80"inin 45.812,72 TL’ye tekabül ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 45.812,72 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davalı bankanın aracılık ettiği hisse alım satım işlemlerinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dairemizin, 19.06.2017 tarih, 2016/1444 esas, 2017/3866 karar sayılı bozma kararında, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve telefon konuşmaları ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sınırlandırılan zaman dilimi için, sorumluluğun değerlendirilmesi gerektiği işaret edilmiştir. Temyiz incelemesine konu işbu kararda, yazılı bozma ilamına uyulmuş ise de yatırım çerçeve sözleşmesi hükümleri değerlendirilmediği gibi, konuya ilişkin hangi tebliğin uygulandığı da karar yerinde tartışılmamıştır. Bu bağlamda davalı sorumluluğu konusunda, her ne kadar dosyada telefon görüşme içeriklerinin olmadığı anlaşılsa da telefon trafik verileri, davacı talimatları ve ekstre içerikleri, olaya uygulanacak tebliğ, yönetmelik, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve tüm bunların davalı sorumluluğuna etki ya da sebebiyeti tartışılarak karar verilmesi gerekirken gerekçesi açıklanmaksızın hüküm kurulması yerinde değildir.
2- Yine, Dairemizin 19.06.2017 tarihli bozma ilamında, zarara ilişkin hesaplamada, 30.09.2011- 29.12.2011 tarihleri arasında hisse senedi değer farkının zarar olarak kabulünün doğru olmadığı belirtilmiş ise de mahkemece hükme esas alınan ek raporda, aynı mahiyette açıklama yapılmıştır. Esas olarak, yukarıdaki bende göre belirlenecek olan, davacının talimatı olmadan yapılan işleme dair tutarın zarar olarak belirlenmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı hüküm tesisi doğru olmamış kararın anılan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın (1) ve (2) nolu bentlerde belirtilen nedenlerle davalı taraf lehine BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.