Esas No: 2020/3518
Karar No: 2021/4736
Karar Tarihi: 11.11.2021
Danıştay 7. Daire 2020/3518 Esas 2021/4736 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3518
Karar No : 2021/4736
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Gümrük Hizmetleri Hırdavat İnşaat Elektronik Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: … sayılı transit refakat belgesi muhteviyatı eşyanın beyan edilenden farklı çıktığından bahisle davacı şirket adına tahakkuk ettirilen ithalat vergileri ile kaynak kullanımını destekleme fonu payına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; dava konusu işlemin davacı şirket vekili Av. … 'e tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz (30) günlük yasal dava açma süresinin son günü olan 29/01/2020 tarihine kadar davanın açılması gerekirken, 30/01/2020 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile dava açma süresi geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine kararı verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, dava konusu işlemin tebliğ edildiği iş yeri adresinin, kendi adına vergi kaydı bulunan başka bir avukat ile ortak kullanıldığı, tebliğ alındısının davacı vekili adına düzenlenmesine rağmen, davacı vekilinin çalışanı konumunda bulunmayan bahsi geçen avukat tarafından imzalanarak teslim edildiği, usulsüz yapılan bu tebligattan 30/01/2020 tarihinde haberdar olunduğu için aynı tarihli dava dilekçesi ile huzurdaki davanın açıldığı, diğer taraftan, davacı vekilince e-tebligat adresinin kullanıldığı, 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesine göre, elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde anılan Kanun'daki diğer usullere göre tebligat yapılması gerektiğinden, davanın süresinde olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle verilen kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'UN DÜŞÜNCESİ: 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Elektronik Tebligat" başlıklı 7/a maddesi ile Elektronik Tebligat Yönetmeliği'ne istinaden, baro levhasına yazılı avukatlara yapılacak tebligatların elektronik tebligat adresine yapılması ve uygulanmasına 01/01/2019 tarihinde başlanan elektronik tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamadığı durumlarda diğer usullere göre tebliğ edilmesi gerekmektedir. Anılan Yönetmeliğin 24/1. maddesi uyarınca PTT tarafından idarelere bildirilen güncel adres rehberi gözetilerek, dava konusu işlemin davacı vekilinin UEST adresine tebliğ edilmesi gerekirken iş yeri adresinde tebliğ edildiği, dosyadaki belgelerden de dava konusu işlemin tebliğinden sonraki tarihlerde davacı vekilinin UETS adresinin aktif edildiği tespit edilmekle birlikte, dava konusu işlemin tebliği aşamasında aktif olup olmadığının araştırılarak buna göre karar verilmesi gerektiğinden temyiz konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 8. maddesinde, sürelerin tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlılı 14. maddesinin 3. fıkrasında; dilekçelerin a) görev ve yetki, b) idari merci tecavüzü, c) ehliyet, d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) süre aşımı, f) husumet ve g) 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği, 6. fıkrasında; yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; 14. maddenin 3. fıkrasının (c), (d) ve (e) bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine karar verileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 6. maddesinde; Gümrük idarelerinin gümrük mevzuatının uygulanmasına ilişkin bir karar vermesini talep eden her kişinin, kararın verilebilmesi için gerekli bütün bilgi ve belgeleri söz konusu idarelere ibraz etmek zorunda olduğu, karar alınması talebinin yazılı olarak yapılması gerektiği, gümrük idarelerinin, söz konusu talebe ilişkin başvurunun kendilerine ulaştığı tarihten itibaren otuz gün içinde karar alacağı, verilen kararların başvuru sahibine yazılı olarak tebliğ edileceği, ancak, gümrük idareleri tarafından bu süreye uyulması mümkün değilse; belirtilen sürenin aşılabileceği, bu durumda, söz konusu idarelerin, yukarıda belirlenen sürenin dolmasından önce başvuru sahibine süre aşımını haklı kılan gerekçeler ile talep hakkında karar vermek için gerekli gördükleri ek süreyi de belirterek bilgi verecekleri, gümrük idareleri tarafından gerek başvuruların reddine ve gerekse muhatabı kişinin aleyhine olarak verilen yazılı kararların, Onikinci Kısımda belirtilen şekilde itiraz yolu açık olmak üzere gerekçeli olarak alınacağı ve bu hususların kararda belirtileceği, alınan kararların gümrük idareleri tarafından derhal uygulanacağı, 242. maddesinde ise; yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceği, idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği, itiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itirazın süresinde yapılmış sayılacağı ve idarece yetkili makama ulaştırılacağı, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Elektronik Tebligat" başlıklı 7/a maddesinin 1. fıkrasının 9. alt bendi ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen 06/12/2018 tarih ve 30617 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Elektronik Tebligat Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) alt bendi uyarınca; baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, mezkur Kanun'un 7/a maddesinin 3. fıkrasında da, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanun'da belirtilen diğer usullerle tebligatın yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 06/12/2018 tarih ve 30617 sayılı Resmi Gazete'de yayımlarak 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılması uygulamasına başlanmış, anılan Yönetmeliğin 24. maddesinin 1. fıkrasında, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından elektronik tebligat adreslerine ilişkin bilgileri içeren güncel bir adres rehberi oluşturularak tebligatı çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına sunulacağı düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı vekilinin iş yeri adresine 30/12/2019 tarihinde tebliğ edilen dava konusu işleme karşı, buna göre dava açma süresinin son gününün 29/01/2020 tarihi olduğu, ancak dava dilekçesinin 30/01/2020 tarihinde mahkeme kayıtlarına alındığı gerekçesiyle davanın süre aşımını nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekilince, elektronik tebligat adresi kullanmasına rağmen dava konusu işlemin iş yeri adresine tebligata çıkarıldığı, tebliğ anında adreste bulunmadığından, sadece aynı iş yeri adresini paylaştıkları ve bağımsız çalışan başka bir avukata tebligatın yapıldığı, tebliğ mazbatasında davacı vekili adına şahsen tebliğ edildiği yolunda şerh düşülmesine rağmen imzanın kendisine ait olmadığı ve tebliğ evrakını alan diğer avukat tarafından kendisine 30/01/2020 tarihinde bildirildiği için bu tarihin tebliğ tarihi olarak sayılmasının gerektiği ileri sürülmektedir.
Buna göre, 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesi ile Elektronik Tebligat Yönetmeliği uyarınca, elektronik tebligat adreslerine ilişkin güncel adres rehberinin tebligatı çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına sunulması zorunluluğu getirilmiş olup, baro levhasına yazılı avukatların söz konusu adreslerine tebligatın elektronik yolla yapılmasının yasal olarak zorunlu kılındığı ve 01/01/2019 tarihinde uygulanmasına başlanılan elektronik tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde, anılan Kanun'da belirtilen diğer usullere göre tebligatın yapılması gerektiği hususları göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu işlemin tebliği aşamasında davacı vekilinin UETS adresinin aktif olup olmadığının araştırılması suretiyle ulaşılacak sonuca göre yeniden karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 11/11/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.