14. Hukuk Dairesi 2020/739 E. , 2020/8705 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05/10/2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; 270 ada 32 parsel yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 294 ada 4 parsel yönünden ... mirasçılarından davalılar açısından tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, davacının ... ..."nın mirasçıları olan davalılara yönelik tazminat talebinin kabulüne dair verilen 21/11/2019 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı, asli müdahil vekili ve davalı ... vd. vekili tarafından istenilmekle tayin olunan 22/12/2020 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil ..., davalı ... ve vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, ... 10. Noterliğinin 21.04.2005 tarihli 12720 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile 270 ada 32 parsel, 271 ada 7 parsel ve 294 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki vaat borçluları ... ... ve ... ... adına kayıtlı ya da miras yoluyla intikal edecek payların tamamının satışı vaat edildiği halde bir kısım payların mirasçıların adlarına intikalleri yapılarak aynı gün dayılarının oğlu olan ve diğer müşterek malik ... mirasçısı davalı ..."e 25.04.2011 tarihinde muvazaalı olarak tapudan devredildiğini belirterek yolsuz tescil işlemlerinin iptali ile 294 ada 4 parselde halen davalılar ..., ..., ... adına kayıtlı payların iptaliyle davacı adına tescilini, tapu iptali ve tescil talebi kabul edilmediği takdirde sözleşmeye konu taşınmazların güncel kıymet bedelinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davacı asil 30.04.2015 tarihli celsede 270 ada 32 parsel sayılı taşınmazdaki davasından vazgeçmiştir.
Davalılar ..., ..., ..., 294 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki adlarına kayıtlı 1/12"şer payların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini kabul etmişlerdir.
Bir kısım vaat borçluları mirasçıları olan davalılar, taşınmazların tapuda devrinin sağlanması amacıyla davacının eşi ve asli müdahil ...’e vekalet verdiklerini, ...’ün de ...’i vekil tayin ettiğini, dava konusu taşınmazlardaki payların kendilerinden habersiz şekilde ve muvazaalı biçimde ... tarafından davalı ..."e devredildiğini, muvazaalı işlemleri yapanların asli müdahil olan davacının eşi ..., davalı ..." in kardeşi olan vekil ... ile davalı ... olduğunu, yapılan satışın iptali gerektiğini savunmuşlardır.
Davalı ... vekili, müvekkilinin ayni hak sahibi olduğunu, davacının kişisel hakkından dolayı açılan davanın dinlenmeyeceğini, tapuda hiç bir şerh ve kısıtlama olmadan iyiniyetle bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asli müdahil ... vekili 27.02.2012 tarihli dilekçesi ile dava konusu satış vaadi sözleşmesinin bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, satış vaadi sözleşmesinde satmayı vaat edenler vekili olan ... ile 03.03.2009 tarihinde imzalanan basit yazılı sözleşmede bu hususun sabit olduğunu eski eşi olan davacıya inancı nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin davacı lehine yapıldığını, asli müdahil ... tarafından tayin edilen vekil ... tarafından vekaletnamenin kötüye kullanılarak dava konusu payların davalı ..."e satıldığını belirterek davalılar adına kayıtlı ve davalı ..."e satılan payların iptali ile asli müdahil ... adına tescilini istemiştir.
Mahkemece ilk olarak, vazgeçme nedeniyle dava konusu 270 ada 32 parsel yönünden davanın reddine, 294 ada 4 parsel ile 271 ada 7 parsel yönünden davanın kabul edilerek gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi sonucu davacıya verilmesi vaat edilen payların (294 ada 4 parsel için 3/12, 271 ada 7 parsel için 6/12 pay) davalı ... üzerinden hisse itibariyle iptal edilerek davacı adına yazılmasına karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 01.12.2015 tarihli, 2015/13159 Esas, 2015/11074 Karar numaralı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda vazgeçme nedeniyle 270 ada 32 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine, davanın 294 ada 4 parsel ile 271 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden kabul edilerek gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi sonucu davacıya verilmesi vaat edilen paylar ile bu paylardan bir kısmının satışına ait tüm payların iptal edilerek her iki parselde toplam 1/2 payın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Asli müdahil vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 26.06.2018 tarihli, 2018/876 Esas, 2018/4857 Karar numaralı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda dava konusu 270 ada 32 parsel yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacının davasının davalılar ... ... mirasçıları ..., ... ile ... (...) açısından dava konusu 294 ada 4 parsel ile ilgili olarak kabulü ile dava konusu parseldeki bu davalıların 1/12 şer paylarının iptali ile payların birleştirilmek suretiyle toplam 1/4 pay olarak davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacının davasının ... ... mirasçıları davalılar ..., ..., ... (...) yönünden tazminat olarak kabulü ile satış bedeli olan 250.000 USD’nin dava tarihi itibariyle karşılığı 469.550,00 TL’nin bu davalılar ..., ..., ... (...)"dan alınarak davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine, dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, davacının davasının ... ... mirasçıları ..., ... ve ... (...) yönünden tapu iptali tescil talebi ile ilgili olarak açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün duruşmalı olarak incelenmesini davacı, asli müdahil vekili ve davalı ... vd. vekili istemiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre asli müdahil vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davacı ve davalı ... vd. vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzeninin sağlanması düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat, hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir.
Belirtilen ilke, TMK’nun 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde hükme bağlanmış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddede “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır.
Somut olayda; kayıt sahibinin mülkiyeti kazanırken, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan hakkı bertaraf etmek kastiyle ve kötüniyetli davrandığı ileri sürüldüğünden, malikin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi olup olmadığının araştırılması zorunludur. Burada, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edilip edilmediğinin önemi yoktur. Önemli olan, mülkiyet hakkı sahibinin satış vaadi sözleşmesini bilmesi gereken kişilerden olup olmadığının saptanmasıdır.
Böyle olunca, taraflardan davacının kötüniyet iddiasına karşı delilleri istenip toplanmalı ve davalının durumu Türk Medeni Kanununun 3. maddesi çerçevesinde değerlendirerek bir sonuca ulaşılmalıdır.
Mahkemece, davalılar ..., ..., ...’nun kabulü üzerine 294 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki adlarına kayıtlı 1/12"şer payların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesinde ve davalı ...’e yapılan satışın muvazaalı olduğunun kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak dosya içerisindeki bilgi ve belgelerle taraf beyanlarından, davalı ...’in dava konusu taşınmazlarda miras yoluyla hissedar olduğu, akrabası olan diğer davalıların murisleriyle davacı arasında satış vaadi sözleşmesi yapılmasında aracı olduğu, sözleşmeden ve sözleşmenin tapuda infaz edilmediğinden başından beri haberdar olmasına rağmen fasılalı vekaletnamelerle sözleşme vaat borçluları ...’nun mirasçıları vekili ve kardeşi olan ...’den 25.04.2011’de dava konusu taşınmaz hisselerini rayiç değerinden çok düşük bedelle satın almasında iyiniyetli olmadığı da anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle mahkemenin, davacının dayanağı şahsi hakkını ayni hak sahibi olan davalı ...’e ileri süremeyeceği gerekçesiyle davalı ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil talebinin reddiyle diğer davalılar aleyhine açılan tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Davacının satış vaadi sözleşmesine dayalı şahsi hakkını, kötüniyetli ayni hak sahibi olan davalı ...’e karşı ileri sürüp tapu iptali ve tescil talebinde haklı bulunduğu gözetilerek davalı ...’in dava konusu 271 ada 7 parsel ve 294 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarda 25.04.2011 tarihli resmi senetle satın aldığı hisselerin de iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, davalılar ... ... mirasçıları ..., ... ile ... (...) açısından 294 ada 4 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak hüküm verilmesine rağmen, diğer dava konusu 271 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru görülmemiş, hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı ... vd. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.