15. Hukuk Dairesi 2016/5242 E. , 2016/4900 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup mahkemece davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında davalının taşeronu olarak kalıp perde ve beton işlerini yaptığını, bu işten kaynaklanan alacağının ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 27.084,00 TL"nın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece 17.02.2016 tarihli tensip zaptı düzenlenmiş, davacıya tensip zaptı ile birlikte ayrıca “dosyanın incelenmesinde dilekçe ekinde sunmuş olduğunuz belgeler ile fotoğrafların bir suret sunulduğunun anlaşılması karşısında HMK"nın 121. maddesi uyarınca eksikliği tamamlamak üzere tarafınıza HMK’nın 119/2. maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verilmiş olup, aksi takdirde açılan davanın usulden reddolabileceği hususu ihtar olunur” açıklamalı davetiye çıkarılmış, bu davetiyenin tebliğinden sonra verilen kesin sürede eksikliğin giderilmediği gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar; 1- Davanın açılması ve dilekçeler aşaması (Madde 118,126-136), 2- Ön inceleme (Madde 137-142), 3- Tahkikat (Madde 143-293), 4- Sözlü Yargılama (Madde 184-186) ve 5- Hükümdür (madde 294). 1086 sayılı HUMK zamanında yazılı yargılama usulü 4 aşama (ön inceleme aşaması hariç) olarak düzenlenmiş ve bu aşamaların her biri bir diğerinin içine geçmiş şekilde olduğundan gereksiz işlem yapılmasına ve yargılamaların uzun sürmesine sebebiyet vermekte iken kanun koyucu bu sakıncaların önüne geçmek için bu aşamaları sıkı kurallara bağlamış ve bir aşama bitirilmeden diğer aşamaya geçmeyi engellemek istemiştir.
6100 sayılı HMK"da tanımlanan sisteme göre mahkemece, dilekçelerin (dava–cevap-cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri) karşılıklı verilmesinden sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirilir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir (Madde 139). Hâkim, ön inceleme duruşmasında, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında karar verebilmek için gerekli görürse tarafları dinler; daha sonra, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve
anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder (HMK 140/1 madde). Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder; bu teşvik özellikle yasak savma ya da kanuni gerekliliğin yerine getirilmesi amacıyla değil, sonuca odaklanmak suretiyle gerçekten tarafların uyuşmazlığı bitirmeleri yönünde teşvik edecek şekilde yapılarak bu konuda sonuç alınacağı kanaatine varırsa, bir defaya mahsus olmak üzere yeni bir duruşma günü tayin eder (HMK 140/2 madde). Bu yönde bir kanaat edinmediği takdirde; ön incelemeye devam ederek ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür (Madde 140/3). Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir (Madde 140/5).
Somut olayda tartışılması gereken husus HMK’nın 121. maddesine göre dava dilekçesinde gösterilen ve davacı elinde bulunan belgelerin davalı sayısından bir fazla olarak düzenlenip dava dilekçesine eklenmemesi halinde HMK"nın 119/2. madde hükmüne göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilmeyeceği konusundadır. Yukarıda açıklandığı üzere HMK’nın yazılı yargılamaya getirdiği aşamalar dikkate alındığında HMK’nın 140/5. maddesine göre tarafların ön inceleme duruşmasına kadar “dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunma veya başka yerden getirilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla” açıklama yapmaları olanağı bulunmaktadır. Bu durumda delillerin dava dilekçesinde bildirilmiş olup örneklerinin sunulmamış olması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi HMK’nın 140/5 madde hükmüne aykırıdır. Mahkemece açıklanan bu gerekçeye aykırı olarak davanın açılmamasına karar verilmesi doğru olamamış bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.