4. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/2956 Karar No: 2018/4922 Karar Tarihi: 20.06.2018
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/2956 Esas 2018/4922 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2018/2956 E. , 2018/4922 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/06/2006 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01/11/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa"nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır, şeklindedir. Aynı Kanun"un "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesine, 6099 sayılı Yasa"nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır" hükmü yer almaktadır. Dava dosyasından, davalının dava tarihinde ve yargılama aşamasında yurtdışında olduğu, davalıya yapılan ilk dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğinin yurtiçi adreste bizzat şerhi ile başka şahsa yapıldığı, daha sonra aynı adrese çıkarılan dava dilekçesi ve yenileme dilekçesi tebliğinin “muhatabın yurtdışında olduğunun” beyan edilmesi üzerine iade edildiği, dava dilekçesi ve tensip zaptının bir kez daha tebliğe çıkarılarak aynı konutta oturduğu beyan edilen kayınvalidesine tebliğ edildiği, duruşma günü ve yenileme dilekçesinin aynı adrese tekrar gönderildiği ancak “muhatabın taşındığı” beyan edilerek iade edildiği, bunun üzerine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, böylece yukarıda açıklanan tebligat aşamaları izlenmeksizin tüm yargılama aşamasında tebligatların usulsüz gönderildiği ve davalının yargılama sürecinden haberdar olmadığı anlaşılmakla, davalının savunma hakkının sınırlanmaması ve kendisine 6100 sayılı HMK’nun 27. maddesi anlamında hukuki dinlenilme hakkı tanınması için yukarıda açıklanan şekilde usulüne uygun dava dilekçesinin tebliği yapılması ve HMK’da öngörülen usule uygun yargılamanın yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.