19. Hukuk Dairesi 2016/9317 E. , 2017/3567 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili hakkında 15/02/2008 keşide tarihli, 31/12/2009 vade tarihli, 215.440,38-TL bedelli bononun tahsili için ... İcra Müdürlüğünün 2011/4484 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin davalı şirkete söz konusu takipteki miktardan 120.227,00-TL asıl alacak, 22.000-TL takip tarihine kadar işleyen faiz olmak üzere toplam 142.227,00-TL lik borcunun olmadığını, söz konusu bononun dayanağı olan müvekkille davalı alacaklı şirket arasında düzenlenen 03/02/2007 tarihli sözleşmeye göre müvekkilinin bu senedi başka kişi ve şirketlerin kefili olarak verdiğini, müvekkilinin davalı şirkette İstasyon Müdürü görevi ile işçi olarak çalışmakta sözleşmede isimleri yazılı olan kişi ve şirketlere verilen akaryakıt bedelinin tahsil edilememesi üzerine tahsil edilemeyen toplam 215.440,38-TL için müvekkilinin, bu borçlulardan tahsil edilemezse kendisinin ödeyeceğini taahhüt ettiğini, bu sözleşmeyi müvekkilinin işten atılma tehdidi altında imzaladığını ve buna rağmen işten atıldığını, sözleşmede belirtilen borcun bir kısmının çeşitli borçlular tarafından ödendiğini, ödenmeyen bir kısım borç için müvekkilce başlatılan icra takiplerinin devam ettiğini beyan ederek, müvekkilin davalı şirkete 120.227,00-TL asıl alacak, 22.000,00-TL takip tarihine kadar işleyen faiz olmak üzere toplam 142.227,00-TL borçlu olmadığının tespiti ile bu miktar üzerinden %40"tan aşağı olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette ve diğer grup şirketlerinde 10/03/2006-25/11/2009 tarihleri arasında çalıştığını, taraflar arasındaki sözleşmenin ise 03/02/2007 tarihinde yapıldığını, davacının sözleşme sonrası 3 yıla yakın müvekkili şirkette çalıştığını, davaya konu senedin davacı tarafından müvekkili şirketin uğramış olduğu zarara sebebiyet verdiğinden ötürü imzaladığını,sadece davacının referansı nedeniyle çalışılan kişi ve şirketler yüzünden müvekkilinin zarara uğradığını,davacının imzalanan taahhüt sözleşmesine istinaden dava konusu bonoyu imzaladığını beyan ederek, davanın reddi ile davacının %40"tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalı iş yerinde müdür olarak göreve başladıktan sonra bulduğu yeni müşterilere veresiye akaryakıt sattığı, uyarılara rağmen veresiye verdiği müşterileri iyi tanıdığını beyan ederek veresiye vermeye devam ettiği, ancak Ağustos 2006 da veresiyedeki şirket alacakları artıp paralar geri dönmeyince davalı şirketin davacıdan alacakların tahsil edilmesini istediği ve davacı ile davalı arasında sözleşme yapıldığı, bu sözleşme ile davacının taahhüt ettiği toplam 215.440,38.TL lik tahsilatın yapılmaması halinde davalı/işverenin uğrayacağı zararı tazmin etmek üzere 15.02.2008 düzenleme tarihli 31.12.2009 vadeli 215.440,38.TL bedelli takip dayanağı bonoyu verdiği, alınan bilirkişi raporuna göre davacının sorumluluğundaki şirketlerin 215.440,38.TL"lik borç dökümlerine karşılık 104.160,56.TL tahsilat yapıldığı ve 111.279,82.TL borcun kaldığı, davacının tahsil edilen 104.160,56.TL nin ve takip tarihine kadar işleyen 18.885,88.TL kadar davalıya takip ve dayanağı bono nedeniyle borcunun olmadığı sabit olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup,hüküm davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunduğu, dava konusu bononun da davacı işçi tarafından davalı işverene verilen zararın karşılığı teminat olarak düzenlendiği taraflarca ileri sürülmekte olup bu durumda davaya bakma görevinin İş Mahkemelerine ait olması nedeniyle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 08/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.