11. Hukuk Dairesi 2018/4332 E. , 2019/5833 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12/06/2018 tarih ve 2017/374-2018/388 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 28.09.2010 tarihli 48 ay vadeli 700.000,00 TL bedelli, 18.05.2012 tarihli 72 ay vadeli 650.000,00 TL bedelli ve 30.07.2012 tarihli ve 72 ay vadeli 120.000,00 TL bedelli Ticari Kredi Sözleşmeleri bulunduğunu, bahsi geçen kredilerin tamamının 08.03.2013 tarihinde “Erken Ödeme” şeklinde kapatıldığını, bu kapamalar esnasında davalı banka tarafından üç farklı kredi için 7.112,70 TL, 64.006,90 TL ve 8.930,25 TL"nin komisyon ve Hazine maliyeti olarak tahsil edildiği, tahsili yapılan paranın ne kadarının komisyon ne kadarının hazine maliyeti olduğu ve bu hesapların neye göre yapıldığını, dayanağının belirtilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmede herhangi bir komisyon oranından bahsedilmediğini, erken kapama olur ise bir miktar cezai şartın alınacağından söz edildiğini ancak ne kadar olacağından ya da neye göre hesaplanacağından bahsedilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000.00 TL"nin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 07.07.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını 58.552,18 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, erken kapama komisyonu oranlarının taraflar arasındaki sözleşmede serbestçe belirlendiğini, Anayasa"da sözleşme serbesti ilkesinin kabul edildiğini, bu ilkeye getirilen sınırlamaların ise kanunla belirlendiğini, davaya konu olayda bu sınırlamalardan hiçbirinin olmadığını, davalı banka tarafından hesaplanan erken kapama ücretinin fahiş olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 43.9. maddesinde yer alan hesaplama şekline göre davalı bankanın talep edebileceği erken ödeme ücretinin 60.064,10 TL olabileceği, dolayısıyla fazladan 19.985,80 TL tahsilatın yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 19.985,50 TL alacağın ödeme tarihi olan 08/03/2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazının incelenmesine gelince; dava; ticari kredi sözleşmeleri gereğince erken kapama ücreti olarak tahsil edilen haksız kesintinin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 43.9. maddesinde yer alan hesaplama şekline göre davalı bankanın talep edebileceği erken ödeme ücretinin hesaplanması için alınan 30.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda, banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede erken kapama tarihine yakın tarih olan 18/03/2013 tarihinde kullandırılmış olan aynı türdeki 60 ay vadeli kredinin ödeme planında faiz oranının aylık %0,9508 ve 36 ay vadeli kredi için ise %0,85 olarak uygulanmış olduğu, buna göre yapılan hesaplamada davacı tarafından kullanılan üç ticari kredi için davacıdan 60.064,10 TL erken kapama ücreti alınabileceği ve davacıdan 19.985,80 TL fazladan tahsilat yapıldığı belirtilmiştir. Davacı vekili, erken kapama nedeniyle davacıdan 80.049,90 TL tahsilat yapıldığı, kamu ve özel bankalara yazılan müzekkere cevaplarına göre erken kapama oranının bankacılık teamüllerine göre %2 olarak belirlenip, buna göre yapılan hesaplamada banka tarafından alınabilecek miktarın 21.497,72 TL olması gerektiği, son alınan bilirkişi raporunda ise miktarın 60.064,10 TL olarak hesaplandığı, arada miktaren fahiş fark olduğu yönünde rapora itiraz etmiştir.
Mahkemece, 30.04.2018 tarihli bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmuşsa da, davacı vekilinin bahsi geçen bu rapora karşı somut ve ciddi itirazlarını karşılanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.023,91 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.