19. Hukuk Dairesi 2019/126 E. , 2019/3077 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ...Tic. Ltd. Şti. vek. Av. ... ile davalı ... vek. Av. ... arasında görülen dava hakkında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 15.12.2015 gün, 2014/72 E.-2015/705 K. sayılı hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 09.11.2016 gün, 2016/6801 E.-2016/14457 K. sayılı ilamına karşı davalı vekilince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalının davacı şirket ve dava dışı ... hakkında ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6765 esas sayılı dosyası ile 1.000.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığını, davacı şirket ile davalı arasında bir kısım taşınmazların satışı ve takası için sözleşme imzalandığını, davalının anılan bu sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşmenin kadük kaldığını, bu sözleşmeye davacı şirketin vekili olarak imza atanın dava dışı ... olduğunu, bu sözleşme gereğince davacı şirket tarafından verilmesi kararlaştırılan teminat bonosunun 31.05.2012 tanzim tarihli, vadesi olmayan, 1.000.000,00 TL bedelli bono olduğunu, dava dışı ...’in davacı şirketin rızası olmadan ikinci bir bono daha tanzim etmiş olduğunu, icraya verilen bononun 01.06.2012 tanzim tarihli, 12.07.2012 vade tarihli, 1.000.000,00 TL bedelli bu ikinci bono olduğunu, bu şekilde sözleşmedeki teminat bonosunun saf dışı bırakıldığını, davalı ve dava dışı ... tarafından davacı şirketin borçlu hale getirildiğini, teminat bonosu olmayan bu ikinci bonoyu kabul etmediklerini, zira dava dışı ...’in şirket adına çek keşide etme yetkisi bulunmasına rağmen bono tanzim etme yetkisi bulunmadığını, zaten böyle bir bono verilmesini gerektirir bir durumun da olmadığını, yukarıda anılan sözleşmeden kaynaklanan şartlar yerine getirilmediğinden ilk bononun bile geçersiz olduğunu, dava konusu edilen bono teminat bonosu olsa bile geçersiz olduğunu, özetle ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6765 esas sayılı takip dosyasındaki bono üzerindeki imzanın davacı şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığını, bonoya davacı şirket adına imza koyan dava dışı ...’in bono tanzim etme yetkisinin bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen taşınmaz satışı ve takasına ilişkin sözleşmenin geçersiz olduğunu, bu sözleşme gereği hiçbir şartın davalı tarafından yerine getirilmediğini, teminat şartlarının oluşmadığını iddia ederek takibin iptaline, borçlu olunmadığının tespitine ve % 40 oranında kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, taraflar arasında taşınmazlarla ilgili bir sözleşme imzalandığını, ancak eldeki davaya konu takibe dayanak bononun taşınmazlarla ilgili sözleşmenin teminatı olarak verilen bono olmadığını, iki bononun birbirinden farklı olduğunu, ayrıca davacı tarafça kabul edilen sözleşmede ...’ten şirket yetkilisi olarak bahsedildiğini savunarak davanın reddi ile tazminat istemiştir.
Mahkemece, ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6765 esas sayılı dosyasında 01.06.2012 tanzim, 12.07.2012 vade tarihli bonodan dolayı davalı tarafından davacı şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, takip dayanağı bono üzerindeki imzaların dava dışı ...’e ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, bonoyu imzalayan ...’in bononun tanzim tarihi itibariyle davacı şirketin yetkili temsilcisi olmadığı, bu durumda takip dayanağı bonodan dolayı davacı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı, ancak davalının icra takibi başlatmakta kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6765 esas sayılı takip dosyasında davacının takip dayanağı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 09.11.2016 gün, 2016/6801 E.-2016/14457 K. sayılı ilamı ile onanmış, onama ilamına karşı davalı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu`nun 449/1. maddesinde ticari mümessil (temsilci), “ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir" şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 547/1 maddesinde ise ticari temsilcinin tanımı, “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” şeklinde yapılmıştır. Ticari temsilci, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkilidir. Ancak açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz (BK. m. 450; TBK. m. 548). İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmasına bağlı değildir (BK. m. 449/f. II; TBK. m. 547/f. II).
Ticari temsilcilik müessesesine ilişkin yukarıya alınan hükümler doğrultusunda somut olaya bakıldığında, dava dosyasına sunulan vekaletname içeriğinde dava konusu bonoyu davacı şirket adına imzalayan dava dışı ...’e verilen yetkilerin kapsamı, dava dilekçesine ekli taşınmaz satışına ve takasına ilişkin sözleşmede ...’in davacı şirket yetkilisi olarak ifade edilmesi gerçeği karşısında, dava dışı ...’in dava konusu bonoyu ticari temsilci sıfatıyla imzaladığı anlaşılmaktadır. Mahkemece dava konusu bononun dava dışı ... tarafından davacı şirket adına ticari temsilci sıfatı ile imzalandığı kabul edilerek, davacı iddiaları, davalı savunmaları, davacı vekilinin temyize cevap dilekçesi, dosya içerisine giren tüm belgeler, ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/350 esas sayılı dava dosyası, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/113 değişik iş sayılı dosyası hep birlikte incelenip karar yerinde tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi ve Dairemizce bu kararın onanması doğru olmadığından davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 09.11.2016 gün, 2016/6801 E.-2016/14457 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, hükmün BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile red harcının temyiz eden davalıya iadesine, 09/05/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
(M)
N.T
KARŞI OY YAZISI
Dairemizin 09.11.2016 gün, 2016/6801 E.-2016/14457 K. sayılı onama ilamı dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olduğundan saygıdeğer çoğunluğun görüşüne muhalifiz.