Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/338
Karar No: 2019/5592

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/338 Esas 2019/5592 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/338 E.  ,  2019/5592 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, imar ve ihya ile kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle kadastroca tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokide belirtilen 1100 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01/07/2008 tarih ve 2008/3394 - 3682 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığı belirtilerek taşınmazın hangi nedenle tespit dışı bırakıldığının belirlenmesi; imar ve ihya olgusunun nasıl yapıldığı, hangi tarihte tamamlandığı, o tarihten dava tarihine kadar kazanma süresi ve koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, dava tarihinden geriye doğru 20 yıl içinde çekilmiş hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaların yöntemince uygulanması gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulmuş, çekişmeli yerin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Bu kararın da Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05/03/2012 tarih ve 2011/4877- 2012/1445 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Daire kararında özetle; “Bozma kararına uyulmuşsa da gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. İmar ve ihya ile zilyetliğin kesin olarak belirlenmesi açısından tespit dışı bırakılma tarihi olan 1964 tarihinden sonra dava tarihine göre 20 -25 yıl öncesine ait (1981-1986 yılları arası) 1/20000 veya 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğraflarının yöntemince uygulanması gereklidir. Bu husus uzman jeodezi (fotogrametri) uzmanı marifetiyle saptanmalıdır. Ayrıca, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın niteliğiyle ilgili görüş, kadastro fen elemanı bilirkişiden de taşınmazın yeri ve yüzölçümünü gösterir kroki ve rapor alınmalıdır.] denilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulmuş; davanın kabulü ile 25/09/2012 tarihli rapora ek krokide gösterilen 1.100 m² alanlı tarla nitelikli taşınmazın davacı .... oğlu ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 31/10/2014 tarihli ve 2014/4567-9018 E.K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Daire kararında özetle; “Mahkemece, bozma kararına uyulmuşsa da yine gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Hüküm dayanağı olan jeodezi mühendisi raporunda taşınmazın 1957 tarihli hava fotoğrafında makilik fundalık, 1995 tarihli hava fotoğrafında üzerindeki maki ve fundalıkların temizlenmiş, ancak, tarımsal faaliyet bulunmayan alan olarak göründüğü, 2004 tarihli uydu görüntüsünde de tarımsal faaliyetin görülmediği, çevre tarım alanlarından fiilî bir ayrımının olmadığı, 1964 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında da makilik- fundalık olarak tapulama dışı bırakıldığı belirtilmiş; yalnızca uydu görüntüsü üzerindeki yeri gösterilmiştir. Ek raporda ise 1979 tarihli hava fotoğrafında üzerindeki maki ve fundalıklar temizlenmiş olmasına rağmen, tarımsal faaliyetin bulunmadığı açıklanmıştır.
    Tarım uzmanı, ıslah çalışmalarıyla tarım yapılabilecek orta sınıf bir arazi durumunda olmakla birlikte arazi üzerinde halen tarımsal bir ürün bulunmadığı, işlendiği takdirde her an tarım yapılabilecek durumda olduğu, yer yer ot, çalı ve fundalıkla kaplanmış olup içindeki zeytin ağaçlarının kayda değer ekonomik değeri bulunmadığından söz etmiş; geçmişte herhangi bir dönemde tarımda kullanılıp kullanılmadığı, bunun zilyetlikle kazanmaya yetecek bir süre olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Zilyetliğin niteliği ve süresi yönünden yerel bilirkişi ve tanık anlatımları da yetersiz ve soyut niteliktedir.
    Açıklanan nedenlerle; mahkemece, 1981-1986 yılları arasında düzenlemiş olan memleket haritası ve hava fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bir orman mühendisi, bir tarım uzmanı ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın konumu 1979 tarihli hava fotoğrafı ile 1981 ve 1986 yılları arasında çekilen hava fotoğrafları ve bundan elde edilen memleket haritaları üzerinde gösterilmeli, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak kullanılan yerlerden olup olmadığı açıklanmalı, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; ziraat bilirkişi tarafından toprak analizi yapılarak tarım toprağı niteliği taşıyıp taşımadığı araştırılmalı; bu yolda rapor alınmalı, keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmelidir. Ayrıca, yerel bilirkişiler ile taraflarca bildirilen tanıklar, taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmelidir. Tüm bu araştırmalardan sonra imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı ve taşınmazın kullanılmaya başlandığı belirlenerek oluşacak sonuca göre” bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, harita kadastro mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 10/06/2016 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 1100,48 m² alanlı tarla nitelikli taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
    Taşınmazın bulunduğu yörede ilk kez 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında ilk tahdidin aplikasyonu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması yapılmışsa da ilân edilmediğinden kesinlik ve geçerlilik kazanmamıştır.
    Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır, şöyle ki; taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulmuştur ve ayrıca bozmaya uyulmasına rağmen, bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
    Bilindiği üzere yargılama sırasında 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile İzmir Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. Bu durumda, 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile davalı köy tüzel kişiliğinin mahalle olarak bağlandığı Buca İlçe Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanlıkları davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re"sen gözetilmelidir. Bundan başka; bozmadan sonra 2015 yılında yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi, taşınmazın üzerinde öncesinde hububat ve tütün ekimi yapıldığını, daha sonra muhtelif meyve ağaçları dikildiğini, üzerinde halen zeytin, şeftali, kayısı gibi meyve ağaçları bulunduğunu beyan etmiştir. Ziraat, orman ve harita uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen müşterek imzalı raporda taşınmazın tarım arazisi vasfında, bakımlı, karışık meyve bahçesi olarak kullanıldığını bildirmişler, sınırında 22 adet 3-5 aşı yaşlı zeytin, 12 adet 1-2 yaşlarında incir, 3 adet 1-2 yaşlarında asma, 2 adet 1-2 yaşlarında ceviz ağacı bulunduğunu bildirmişlerdir. Keşifte çekilen fotoğraflarda taşınmazın zeminin sürülü olduğu, lakin içinde ağaç bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda 1979 tarihli hava fotoğrafında taşınmazda kısmen tarımsal faaliyet olduğu, 1995 tarihli hava fotoğrafında zeminin temiz olduğu tarımsal faaliyetin devam ettiği bildirilmekle birlikte tarımsal faaliyetin niteliği anlatılmamıştır. 2004-2016 yıllarına ait uydu görüntülerinde tarımsal faaliyetin devam ettiği bildirilmiş ise de, bozmadan önceye ait 08.08.2012 tarihli raporunda ziraat uzmanı bilirkişi, taşınmazın ıslah çalışmalarıyla tarım yapılabilecek orta sınıf arazi durumunda olduğunu, arazi üzerinde şu anda (2012 yılı) herhangi bir tarımsal ürün bulunmadığını, işlendiği takdirde heran tarım yapmaya elverişli arazi olduğunu, genel görünüm itibariyle yer yer ot, çalı ve fundalık ile kaplanmış olduğunu, arazi içinde bulunan zeytinlerin kayda değer ekonomik değeri bulunmadığını bildirmiş olması karşısında dava tarihinden önce tarımsal faaliyet olduğu hususunda tereddüt oluşmuştur. Dosyada bulunan 2010 tarihli uydu fotoğrafında kırmızı çizgilerle gösterilen dava konusu taşınmaz batı komşusu 427 numaralı Hazine adına tescil ilamı ile oluşan taşınmazın toprak özellikleri ile uyumlu olup, zeminde bir kaç ağaç dışında başkaca bir özellik göstermemektedir. Ayrıca 1995 tarihli hava fotoğrafında zeminin tamamen temizlenip tarımsal faaliyet devam ettiği bildirilmiş ise de rapora ekli görüntüde zeminde kuzey ve batıda koyuluk olduğu görülmektedir. Bunun yanında tarımsal faaliyetin niteliği de bilirkişiler tarafından izah edilmemiştir. Ayrıca komşu 427 parselin Hazine adına tescil ilamı ile oluştuğuna göre dava dosyası getirtilip, dosya kapsamından eldeki dava konusu taşınmaz yönünün ne olarak belirtildiği de araştırılmamıştır. Dava konusu taşınmazda zilyetlik bulunup bulunmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde açıklanmamıştır. Mahkemece zilyetlik şartlarının oluştuğu yolundaki örtülü kabul dosya kapsamındaki delillerle uyuşmamaktadır.
    O halde mahkemece sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için; öncelikle husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra gösterecekleri deliller ile mahkemece resen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp, komşu 427 parsele ait dava dosyası ve çekişmeli taşınmazı gösteren yöreye ait 1978 ve 1990 yılları arasına ait (özellikle 1985-1986) tüm hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtildikten sonra davacı gerçek kişi yararına zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, önceki bilirkişiler dışında seçilecek bir jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi bilirkişi hazır olduğu hâlde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, komşu 427 parsel sayılı taşınmaza ait dava dosyasındaki belgeler uygulanarak, taşınmazın yönünün ne olarak tarif edildiği belirlenmeli, harita mühendisi bilirkişiden keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsü (özellikle bitkilerin aşı yaşları), imar ve ihyaya konu edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle ve önceki ziraat bilirkişi raporlarıyla karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını da içerir, önceki bilirkişilerin esas ve ek bilirkişi raporlarını irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıd belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları ile inceleme ve araştırmada kullanıldığı anlaşılan hava fotoğraflarından (özellikle iktisaba elverişli en yakın tarih olan 1986 yılına ait hava fotoğrafı) stereoskop aletiyle ve yüksek çözünürlüklü tarayıcı programlar ile incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, mümkün olduğu takdirde (1986 yılı öncesine ilişkin) taşınmazda imar ve ihya tamamlanmış ise hangi tarihte tamamlandığını belirtir şekilde rapor alınmalı, böylece dava tarihine kadar imar ihyaya dayalı zilyetlikle mülk edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşmiş olup olmadığına ilişkin olarak tüm deliller değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07/10/2019 günü oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi