Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin tefriki yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarı, kadının tazminat taleplerinin tefrikine dair karar ile ortak çocuğun yurt dışına çıkış yasağı ile ilgili verilen tedbir kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu kabul edilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenen eşine şiddet uyguladığına dair vakıadan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu sebeple bu vakıanın davacı-karşı davalı kadın tarafından affedilmiş olduğu en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiğinden bu vakıanın davalı-karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, yine mahkemece davacı-karşı davalı kadına kusur olarak yüklenen Amerika"ya dönmek istemediği, eşinin işini bırakıp Türkiye"ye dönmesini istediği, çocuğu alıp Türkiye"ye gitmekle tehdit ettiği vakıalarına dair tanık beyanları duyumdan ibaret olup, kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının mali konularda aşırı istekleri olduğu ve eşinin emekli maaşını kendi üzerine yapmasını istediğine dair vakıalara ise davalı-karşı davacı erkek tarafından dava dilekçesinde dayanılmadığı gibi bu vakıalara yönelik tanık beyanları da duyumdan ibaret olup, bu vakıaların da davacı-karşı davalı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda eşine aşağılayıcı sözler söyleyen, hakaret eden ve güven sarsıcı davranışlarda bulunan davalı-karşı davacı erkek tamamen kusurlu olup, davacı-karşı davalı kadının ise kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır. Açıklanan sebeplerle davalı-karşı davacı erkeğin davasının reddi gerekirken kabulü usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı-karşı davalı kadın karşı davaya cevap dilekçesinde dava dilekçesinde talep ettiği maddi ve manevi tazminatların TMK"nun 174/1-2.maddesi gereğince boşanmanın fer"isi niteliğinde maddi ve manevi tazminat olduğunu açıklamış olup, bu kapsamda davacı- karşı davalı kadının tazminat talepleri hakkında olumlu - olumsuz bir karar verilmesi gerekirken tazminat taleplerinin tefriki doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 4- Mahkemece 29.04.2013 tarihli ara kararla 06.12.2011 doğumlu ortak çocuk Melinda Nurhan"ın yurt dışına çıkışının yasaklanmasına karar verilmesi çocuğun üstün yararı ile bağdaşmadığından bu yönde tedbir kararı verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.01.2019 (Çrş.)