11. Hukuk Dairesi 2018/4391 E. , 2019/5822 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01/03/2017 tarih ve 2015/601 E- 2017/215 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince verilen 30/05/2018 tarih ve 2018/31 E- 2018/505 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %15 oranında hissedarı olduğunu, şirketin 2012 ve 2013 yılları olağan genel kurul toplantısının müvekkilinin de katılımı ile 20/01/2015 tarihinde yapıldığını, gündemin 7. ve 8. maddeleri ile ilgili olarak alınan kararların ana sözleşmeye, kanuna ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve bu sebeple iptal edilmeleri gerektiğini, 7. maddenin kâr dağıtılmamasına ilişkin olduğunu ancak kâr dağıtılmamasını gerektirecek bir sebep bulunmadığını, gündemin 8. maddesinde ise şirket müdürlerine 2012 ve 2013 yılındaki faaliyetlerine yönelik huzur hakkı, ikramiye, prim veya ücret ödenmemesine karar verildiğini, davacının 2002 yılından 22/01/2014 tarihine kadar davalı şirkette müdür olarak çalıştığını, 2012 yılının haziran ayından müdürlük görevinin sona erme tarihine kadar geçen süre için ücret ödenmediğini, genel kurul görüşmeleri sırasında hakim hissedar Ertun Hızıroğlu tarafından ücret adı altında alınan ama ücret olmayan avansların şirkete geri ödenmesi gerektiğinin beyan edildiğini, müvekkiline yapılan periyodik ödemelerin ücret olduğunu ve yıllardır kâr dağıtımı yapılmayan davalı şirkette başka hiçbir geliri olmayan müvekkilinin ücret almaksızın çalışmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, genel kurulun geçmişe yönelik çalışmalarına ilişkin olarak müdürlere ücret ödenmeyeceğine karar veremeyeceğini ileri sürerek 20.01.2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınmış bulunan geçmiş yıl kârlarının dağıtılmamasına ilişkin 7. maddesi ve şirket müdürlerine 2012 ve 2013 yılındaki faaliyetlerine yönelik huzur hakkı, ikramiye ve prim veya ücret ödenmemesine ilişkin 8. maddesi kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin dağıtacak kârının bulunmadığını, sebebinin de davacının müdürlük zamanındaki uygulamaları olduğunu, davacının bu davayı açarak şirket fınansal tablo ve hesaplarına ilişkin önceki beyanları ve bunlar lehine kullandığı oy ve kabuller ile çeliştiğini, davacının da şirket hesapları lehine oy kullandığını, 20/01/2015 tarihli genel kurulda hesap ve bilanço kalemlerine dair alınan kararlara karşı iptal davası açmayarak hesapların doğruluğunu zımnen kabul etmiş olduğunu ve bununla kâr dağıtımına yönelik iddiasının çeliştiğini, davacının şirketten yüksek meblağlarda ödünçler aldığını ve geri ödemediğini, TTK kapsamında limited şirketlerin müdürlerine ücret ödeme zorunlulukları bulunmadığını, müdürlere mali hak tanınmasının genel kurulun tasarrufunda olduğunu, şirketin zararda olduğu dikkate alındığında müdürlere ücret ödenmesinin ciddi bir mali yük oluşturacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; şirketin kâr elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kâr payının vazgeçilmez bir hak olduğu, şirket genel kurulu yıllık kâr üzerinde tasarrufta bulunurken tamamen serbest olmadığı, davalı şirketin incelenen 2012 yılı ticari defter ve kayıtları itibariyle şirketin bu yıl itibariyle kâra geçmiş olup tüm sermayesinin ödenmiş, yasal yedeklerinin sermayesini aşmış olması karşısında kârın dağıtılmamasını haklı kılacak başkaca bir delil de ibraz edilmediği, 2012 yılına ait kârı dağıtmaması için bir sebep bulunmadığı, davalı şirketin 2012 yılına ait kâr payı dağıtılmamasına yönelik kararının yerinde olmadığı, davalı şirketin 2013 yılında ise zarar ettiği, şirket müdürlerine 2012 ve 2013 yılı faaliyetlerine yönelik olarak huzur hakkı, ikramiye, prim veya ücret ödenmemesine yönelik kararın geçmişe yönelik olması ve davacının varsa geçmiş yıllara ilişkin haklarını ilgilendirmesi itibariyle dürüstlük kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı Er-ba Yönetim Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti"nin 20/01/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 7 nolu kararının 2012 yılına ait kâr payı dağıtılmamasına ilişkin bölümü ile 8 nolu kararın iptaline, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; genel kurul toplantısında geriye yönelik karar alınmış olması nedeniyle alınan bu kararın, davacının dava açarak ödenen paranın ücret alacağı olduğunu ispatlama ve talep hakkını ortadan kaldırıcı nitelikte olması nedeniyle dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalının kâr payı dağıtılmamasına ilişkin kararın gerekçesini davalı şirket hesabında görünen alacakların tahsil imkânının olmaması sebebine dayandırdığı ve bu hususun genel kurulda oybirliğiyle tespit edildiği, dolayısıyla bu durumun davacının da kabulünde olduğu, davalı şirketin 2013 yılında da 2.647.808,36 TL zarar ettiği hususu da dikkate alındığında genel kurulda alınan kâr dağıtmama kararının davalı şirketin ekonomik faaliyet ve amaçları, ayrıca şirket işlemlerinin devamlı gelişmesi açısında zorunlu olduğu, kanun ve dürüstlük kuralına aykırı kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin bu maddeye yönelik karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK" nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne, 20/01/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 8 nolu kararın iptaline, 7.maddeye ilişkin iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 25/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.