9. Ceza Dairesi 2014/991 E. , 2015/22 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, görevi yaptırmamak için direnme, 2911 sayılı Kanuna muhalefet
Hüküm : 1- TCK’nın 314/3, 220/6. maddeleri delaletiyle 314/2, 31/3, 62, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK’nın 31/3, 62, 50/1-a, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet
3- 2911 sayılı Kanunun 32/1, TCK’nın 31/3, 62, 50/1-a, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet
4- 2911 sayılı Kanunun 32/2. maddesi yollamasıyla TCK’nın 265/1, 31/3, 62, 50/1-a, 52/2. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme ilişkin yapılan incelemede;
Güvenlik güçlerine TCK"nın 6/1-f maddesi kapsamında silahtan sayılan taş atıp birden fazla kişi ile birlikte direnen sanık hakkında TCK"nın 265/1. maddesi uyarınca tayin olunan cezanın anılan maddenin 3 ve 4. fıkraları uyarınca artırılmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince;
a- Örgüt adına suç işleme suçu nedeniyle;
Terör örgütü adına işlenen suçların tarihi de dikkate alınarak; hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3. maddesiyle ekli 2911 sayılı Kanunun 34/A maddesinde yer alan “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılarak direnme suçunu veya katıldıkları toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında propaganda suçunu işleyen çocuklar hakkında bu suçlara bağlı olarak ayrıca 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz” şeklindeki düzenleme nazara alınmadan 18 yaşından küçük sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi,
b- 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçları nedeniyle;
Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatin içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger - Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich - Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanığın 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerine uygun olduğu kabul edilen eylemlerinin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu değerlendirildiğinden, sanığa yüklenen suçların tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hükümden önce 05.07.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.