15. Ceza Dairesi 2018/4658 E. , 2020/2147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK 157/1, 43, 52, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm katılan ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında, suç tarihi olarak “18/12/2013, 06/01/2014, 13/01/2014, 14/01/2014” tarihlerinin yazılması yerine, yalnız “14/01/2014” tarihi yazılmış ise de, bu hususun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Hükümden önce 05/08/2017 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanun"un 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 291. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ve bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı yedi gün olarak öngörülen temyiz süresinin on beş gün olarak değiştirildiği; ancak bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20/07/2016 tarihinden önce verilen ve Yargıtay"dan geçen dosyalar hakkında 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK"un 305 ila 326. maddelerinin uygulanması gerektiği ve 1412 sayılı CMUK"un 310. maddesi uyarınca da temyiz süresinin bir hafta olduğu gözetilmeden, hüküm fıkrasında kanun yoluna başvuru süresinin 15 gün olduğu belirtilmek suretiyle yanıltıcı ifade kullanılmış olması karşısında; katılanın yedi günlük yasal süresi geçtikten sonra yaptığı temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek ve Dairemizin bozma ilamı doğrultusunda dosyanın uzlaştırma bürosu gönderildiği, ancak; uzlaştırmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Katılanın,..."de bulunan ... Termal Tesislerindeki devre mülkünü satmak amacıyla ... isimli internet sitesinde ilan verdiği, 18.12.2013 tarihinde kendisini ... olarak tanıtan şahsın... nolu telefondan katılanı arayarak 12.000 Avroya devre mülkünü satabileceğini ancak öncelikle bir takım işlemlerin yapılabilmesi için 1.250 TL göndermesi gerektiğini söylediği, katılanın da devre mülk tatil sözleşmesini doldurarak gönderdiği ve sanık adına olan ... Bankası hesabına 1.250 TL havale ettiği, akabinde katılanı tekrar arayan aynı kişinin devremülkü 88.500 TL bedelle satın almak isteyen müşterilerin hazır olduğunu, bu müşterinin yurtdışında bulunduğunu, ancak bu paranın yurtdışından Türkiye"ye gelmesi için %10 teminat vermesi gerektiğini söylediği, bunun üzerine katılanın sanık adına olan aynı hesaba 8.850 TL daha gönderdiği, daha sonra kendisinin görüştüğü bayana bir türlü ulaşamadığı, yaklaşık bir hafta sonra... ve ... nolu telefonları kullanan ve ... ile aynı firmada çalıştığını ve isminin ... olduğunu söyleyen bir bayanın katılanı arayarak ...’nin kaza geçirdiğini, bu nedenle önceki satışın iptal olduğunu, devremülkü daha yüksek fiyatla satabileceklerini, yeni bir müşteri bulduklarını, 64.000 Avroya satacaklarını belirterek yeni bir sözleşme düzenlenleyip göndermesi gerektiğini ve ilk işlemde olduğu gibi aynı şekilde sözleşme sonrası iade edilmek şartıyla %10 teminat yatırılması gerektiğini söylediği, katılanın da yeniden sözleşme imzalayıp gönderdiği ve 2. satış bedeli olarak belirtilen 64.000 Avronun %10 TL karşılığı olan 18.950 TL"yi 13.01.2014 tarihinde 1.000 TL, 14.01.2014 tarihinde 6.000 TL ve 11.750 TL olarak sanık adına olan banka hesabına havale ettiği, katılan ile irtibat kurulan telefon numaralarının sanık adına kayıtlı olduğu ve sanığın her havale öncesinde katılana sözleşme imzalatarak olayı hukuki ihtilaf kapsamına sokmaya çalıştığı, bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık savunması, katılan beyanı, sözleşme ve havale dekont örnekleri, TİB ve banka yazı cevabı ile tüm dosya kapsamına göre; katılanın imzaladığı ve sanık tarafından sözleşme olduğu savunulan belgelerde sanığın imzasının yer almadığı, katılan ile irtibat kurulan telefon numaralarının sanığa ait olduğu, katılanın gönderdiği paraları bankadan sanığın çektiği, devremülküne müşteri bulunduğunu belirterek katılanın değişik tarihlerde para göndermesinin sağlandığı ve sanığın kastının başlangıçtan itibaren katılanı dolandırmak olduğu, sözleşme adı altında katılana belgeler imzalatarak olayı hukuki ihtilaf mahiyetine büründürmeye çalıştığının anlaşılması karşısında, sanığın mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılanın, sanığa az ceza verildiğine, sanığın, atılı suçu işlemediğine, olayın hukuki ihtilaf olduğuna, mahkemece delillerin takdirinde hata edildiğine, lehe hükümlerin uygulanmadığına yönelik temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 17/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.