14. Hukuk Dairesi 2017/2719 E. , 2020/8667 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/10/2009 gününde verilen dilekçe ile mecra hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, irtifak hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve yıkım talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıların maliki olduğu 2858 ada 12 parsel sayılı taşınmazda davalıların inşaata başladıklarını, inşaatın müvekkili lehine olan irtifak hakkına tehlike oluşturduğu gibi can ve mal güvenliğine de tehlikeli bir durum arz ettiğini belirterek; elatmanın önlenmesini ve yapının tecavüzlü kısmının yıkılmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davaya konu edilen inşaatın 20 yıl önce tamamlandığını, söz konusu elektrik hattının da 30 yıl önce kurulduğunu, davacının bakım yapmaması sebebiyle tellerin sarktığını ve davacı lehine taşınmazda böyle bir irtifak hakkının da bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “açılan meni müdahale davasının kabulü ile, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulü ile, 2858 ada, 12 parsel üzerinde kurulu 26 No"lu bağımsız bölüm ile ilgili yatayda (bina ön cephesinden) soldan 6,43 m2, sağdan 11,25 m2 arasında kalan yamuk alan, düşeyde giriş kotundan yukarı 7 metreden yukarısı (4,57 m2) kesilip atılacak bu kottan yukarıda 2. kat + teras katı + çatı katı toplam yıkılıp atılması gerekli alan 110 m2 olan bu yerin tecavüzünün önlenmesine, tecavüzlü kısımların kal"ine, kal masrafı olan 7.253,00 TL"nin bu davalıdan alınmasına ve davacının diğer davalılar aleyhine açılan davasının ispat edilememesi nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere irtifak hakkı, eşyayı kullanma ya da ondan yararlanma veya gerek kullanma ve gerekse yararlanma yetkisini sağlayan sınırlı ayni haktır. İrtifak hakkının içeriğini oluşturan yetkiler, kural olarak sınırlıdır. Böyle olduğu için de hak sahibine hakkın konusu eşya üzerinde kullanma ve yararlanma yönünden sınırlı bir egemenlik sağlar. Bu ayni hak herkese karşı ileri sürülebilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda irtifak hakkının hak olarak korunması için özel bir hüküm yoksa da, bu konuda mülkiyete ilişkin kurallar örnek olarak uygulanır. Böyle olunca da, irtifak hakkı sahibi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden yararlanarak, müdahalenin önlenmesi davası açabilir.
Davacının, lehine irtifak hakkı tesis edilen taşınmazdan, davalının müdahalesinin men’ini ve inşa edilen binanın yıkımını istemesi, ayni nitelikteki irtifak hakkının kendisine verdiği bir hakkı kullanmaktan ibarettir.
Öte yandan, kural olarak taşınmaz üzerinde yapılan bina ve inşaat, o yerin tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) olup, hukuksal durumu arza bağlıdır.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan davaya konu 2858 ada 12 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydında, 13.02.1989 tarihli “TEK lehine 576 m2 sahada daimi irtifak hakkı” kaydı bulunmakta olup, 21.04.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda bu taşınmaz üzerinde 5 adet binanın bulunduğu, bunlardan 22 No"lu binanın ...’a ait olduğu ve binada yatay binanın tüm alanı, binanın giriş kotundan itibaren ise 7 metresi kalacak şekilde yukarısından itibaren 1,19 metrenin irtifak hakkına ihlalinden dolayı kesilip atılması gerektiği; 26 no"lu binanın malikinin ise davalılardan ... olduğu, binada yatayda solda 6,43 metre; sağdan 11,25 metre arasında kalan yamuk alan ile düşeyde giriş kotundan 7 metre yukarısı olan 4,57 metrenin irtifak hakkına ihlalinden dolayı kesilip atılması gerektiği belirtilmiştir. Öte yandan taşınmazın tapu kaydına göre niteliği “tarla” olup üzerinde kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulmamıştır. Dolayısıyla irtifak hakkı ihlaline konu olan taşınmazlardaki binalardan 22 ve 26 No"lu binalar, 12 parsel sayılı taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) olup, hukuksal durumu arza bağlıdır. Bu husus gözetilmeden mahkemece 12 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşları olan ..."na husumet yönetilmeden hüküm kurulmuştur.
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 Sayılı HMK’nın 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; geri kalan paydaşlar... yaşıyor ise kendilerinin, ölü iseler ibraz edilecek mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya dahil edilerek savunmaları alınmalı, varsa delilleri toplanmalı ve tüm bu eksiklikler giderildikten sonra esas hakkında hüküm vermek olmalıdır.
Tüm bu hususlar gözardı edilerek mahkemece esas hakkında karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.