2. Hukuk Dairesi 2018/2205 E. , 2019/258 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı
Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 18/10/2017 gün ve 2016/5869-2017/11288 sayılı ilamıyla ilgili davacı erkek tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
1-Mahkemece, eylemli ayrılık sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı erkek tarafından velayet, kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz edilmiş, Dairemizin 18.10.2017 tarihli ilamı ile temyiz sınırlandırması yapılmadan boşanma hükmünde tarafların kimlik bilgilerine yer verilmediği için hükmün bozulmasına karar verilmiş, sair temyiz itirazları incelenmemiş, davacı erkek tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. Dosyanın incelenmesinde; taraflara ait kimlik bilgilerine gerekçeli kararda yer verildiği, boşanma hükmünün mahkemece kesinleştirildiği ve nüfus kayıtlarına boşanma kararının işlendiği anlaşıldığından hükmün temyiz sınırlandırması yapılmadan bu sebeple bozulmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu sebeple Dairemizin 18.10.2017 tarih, 2016/5869 esas, 2017/11288 karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Mahkemece, öncelikli olarak velayete dair gerekli incelemeler ve araştırmalar yapıldıktan sonra çocuk hakkında gerekli görüldüğü takdirde vesayete ilişkin hükümlerin uygulanması hususu düşünülmelidir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re"sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Somut olayda; velayete konu çocuk Murat 2004 doğumlu olup idrak çağındadır. Bu bakımdan ortak çocuğun mahkemece veya istinabe suretiyle bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin kendisinden sorulması ve uzman raporu da alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, velayet konusunda yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
b)Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (TCA m.143/1). Mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da (HMK m.27) gereğidir. Yargı organları her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirip, sabit görülen maddi vakıaları ve bunlardan çıkardıkları sonuç ve hukuki sebepleri gerekçelerine yansıtmalıdırlar. Somut olaya gelince; mahkeme gerekçeli kararında tarafların kusur durumlarına ilişkin gerekçe belirtmediği gibi bu husus kararda tartışılmamıştır. Bu haliyle karar kusura dair yeterli gerekçeden yoksun olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu bakımdan kusur belirlemesi yönünden gerekçesiz karar oluşturulması usule aykırı bulunmuştur.
SONUÇ: Davacı erkeğin karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440-442. maddeleri gereğince KABULÜNE, Dairemizin 18.10.2017 tarih, 2016/5869 esas, 2017/1128 karar sayılı bozma ilamının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple KALDIRILMASINA, mahkeme kararının yukarıda 2/a. ve 2/b. bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, yukarıda 2/a. bendinde yer alan bozma sebebine göre davacı erkeğin iştirak nafakasına yönelik ve yukarıda 2/b. bendinde yer alan bozma sebebine göre ise davacı erkeğin kusur belirlemesi ve tazminatlara yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 16.01.2019(Çrş.)