11. Hukuk Dairesi 2018/3791 E. , 2019/5808 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29/05/2017 tarih ve 2015/640 E- 2017/554 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabul-kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 24/05/2018 tarih ve 2018/121 E- 2018/558 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili ile davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müteveffa ..."nın davacıların murisi olduğunu ve 18.05.2014 tarihinde vefat ettiğini, vefat tarihine kadar davalı şirketin yöneticisi ve ortağı olduğunu, müvekkillerinin 09.07.2014 tarihli adi şirket hisse devri sözleşmesi ve aynı gün Noterde düzenlenen limited şirket hisse devir sözleşmesi ile şirketteki hisselerini davalı ...’e devrettiklerini, murislerinin davalı ... idaresi sırasında şirket adına taşıt kredisi kullandığını, müteveffanın kullandığı taşıt kredileri için hayat sigorta poliçelerinin düzenlendiğini, müvekkillerinin hayat sigortalarından dolayı sigorta şirketinden mirasçı olarak almaları gereken hisselerine düşen 168.457,02 TL"nin 18.08.2014 tarihinde davalı şirketin kullandığı kredilerin kapatılması için dain-i mürtehin olarak dava dışı kredi veren bankaya bankaya ödendiğini öğrendiklerini, bu ödeme ile davalıların müvekkilleri aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 168.457,02 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müteveffanın davalı şirketin tek ortağı ve müdürü sıfatıyla şirket nam ve hesabına muhtelif zamanlarda ticari araç ve nakit kredisi kullandığını, bu kredilere karşılık hayat sigortası yapıldığını, poliçelerde dain-i mürtehin sıfatıyla bankanın yer aldığını, kalan borç bakiyelerinin poliçe uyarınca ödendiğini, bu durumda bir zenginleşmenin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, poliçelerde dava dışı Finansbank"ın "dain-i mürtehin" olduğu, poliçeler uyarınca sigortalının sigorta süresi içinde vefat etmesi halinde poliçede belirtilen vefat teminat tutarı Finansbank AŞ"nin dain-i mürtehin olarak atandığı ürünlerde vefat tazminatı olarak sigortalının dain-i mürtehine olan borçları nispetinde dain-i mürtehine ödeneceği, bu nedenle poliçedeki tazminatlar için sigorta şirketinden talepte bulunmaya öncelikli olarak dava dışı Finansbank AŞ"nın yetkili olduğu, bu haliyle dain-i mürtehine ve bakiye kısım yönünden davacılara yapılan ödemelerin kredi sözleşmesi ve poliçelere uygun olduğu, davalı tarafın sebepsiz zenginleşmesi durumunun sözkonusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacılar vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, kredi sözleşmesine göre asıl borçlunun davalı şirket olduğu, müteveffanın ise kefil olduğu, davalı şirketin kredi borcunun tamamından asıl borçlu sıfatıyla sorumlu olduğundan kefilin hayat sigortasından ödenen 168.457,02 TL nedeniyle kefilin mirasçılarına karşı sorumlu olduğu, fakat diğer davalı ... ...’nin kredi sözleşmesine taraf olmadığı, ayrıca bu davalıya sigorta şirketince yapılmış herhangi bir ödemede de bulunmadığına göre işbu davalı yönünden pasif husumetin bulunmadığı gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü kısmen reddi ile yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, davanın davalı davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden kabulü ile davacı ... yönünden 42.114,25 TL ve davacı ... ...yönünden 126.342,77 TL olmak üzere toplam 168.457,02 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve asıl borçlunun davalı şirket olduğunun anlaşılmasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair, davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacılar ile davalı ... arasında 09.07.2014 tarihli “ADİ ŞİRKET HİSSE DEVRİ SÖZLEŞMESİ” başlıklı hisse devir sözleşmesi yapıldığı, sözleşme ile davalı şirketin hissesinin devrinin yanı sıra davacılarının murisinin kefili olduğu kredilerin de dahil olduğu davalı şirketin tüm kredi borçlarından 09.07.2014 tarihinden sonra davacıların hiçbir sorumluluğunun bulunmayacağının da kabul edildiği, dava dışı sigorta şirketince murisin kefili olduğu krediler için dava dışı bankaya 18.08.2014 tarihinde ödeme yapıldığı uyuşmazlık dışındadır. Hisse devri tarihi itibariyle davalı şirketin toplam kredi borcunun 620.934,65 TL olduğu, anılan sözleşmede belirtilmiş ve bu borcun tamamından devralan ...’in sorumlu olduğu, davacıların bu borçlardan hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak sigorta poliçesine göre lehtar olan davacıların alması gereken sigorta tazminatının hisse devrinde belirtilen kredilerin bir kısmı nedeniyle dava dışı bankaca tahsil edilmiş olup, bu durumda 09.07.2014 tarihli sözleşme ile bu borçları davacılara karşı üstlenen davalı ... sebepsiz zenginleşmiş olmaktadır. Bu durumda dava dışı bankaca tahsil edilen miktardan sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalı ...’in de sorumlu olduğunu kabulü ile davalı ... yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün açıklanan nedenlerle davacılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazların reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8.630,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı şirketten alınmasına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 25/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.